26 Aralık 2014 Cuma

Trabzonspor Zuhal Yardım' ın gittiği hiç bir maçı kaybetmedi:)

Başlık gazete manşeti gibi olmuş değil mi? Ne de olsa soyadımız YARDIM. Büyütülecek bir şey değil, görevimizi yaptık sonuçta:)
Hem de 9-0' lık bir yardım...

Trabzonspor kendi sahasında rekor kırarken, ben de rekorumu çoktan kırmıştım. Maça annemi de getirmeyi başarmıştım:) İlk önce atılan gollere normal tepki verdi. Sonra öyle bir noktaya geldi ki, sadece gözlerini devirmekle yetindi:)
Hatta bir ara korktum, beni geçecek diye. Çok hoşuna gitmiş de:)

Manisaspor Teknik Direktörü "Neden bu kadar attılar?" demiş. Aynısını ben de diyorum. 2010-2011 sezonunda "Trabzon kümeye" diye bağırmış olabilirler, ve ya şikeye karışmış olabilirler. Ama sizin alacağınız varsa bizim de kalbimiz var. Ve inmek üzereydi. Kalbimiz tekledi, tam 9 kere.
Bu arada tabii ki şaka yapıyorum, bu bloğu açma nedenlerimden biri olarak... Ama yine de 90 dakikalık kriz yaşadığımı itiraf etmeliyim:)

Sen hiç gittiğin ilk maçta, sezonun tarihine tanık oldun mu? Ve ya gittiğin tüm maçları almaları yüzünden, kendini "Uğur Böceği gibi hissettin mi?
Ben hepsinden de tattım. Çok heyecanlıydı...

Bu arada maça annemle gittiğimi söylemiştim ya? Belki YARDIM güçlerimiz buluşmuş ve Trabzonspor' a malum olmuştur ha? Belki de futbolcular o yardımcı havayı sezdiler.
Ya da çok daha basit bir açıklaması vardır. Ayağımız uğurlu gelmiştir altı üstü:)

23 Aralık 2014 Salı

Dikkat, spoiler var!

Şimdi size harika bir kitap örneği olan Böğürtlen Kışı'ndan bahsedeceğim.

Kitabın ismini bir türlü aklımda tutamayıp israrla "börülce" diyerek kitabın tüm karizmasını mahvettiğim, kalabalıklar arasında bana "vooov!"lar çektiren bir kitap olur kendisi:)
Dedektiflik romanları gibi. Tek farkı dedektif değil gazeteci:)

Kitapta iki farklı hikaye anlatılıyor. Ortak tek noktaları ise, mevsimdis gelen kar fırtınası.
Patronu daha önce de aynı tarih de böyle bir fırtına olduğu için geçmişle alakalı olduğunu düşünüyor< Ve çalıştığı bölümü ilgilendirmediği halde gazeteciden bir mekale yazmasını istiyor. Sonunda gerçekten bir sürü sır çıkıyor ortaya. Kendisinin aile sırları da dahil.

Gerisi de okuyuculara özel kalsın. Veya okuyucu adaylarına.

Son olarak bu saheserin yazarı Sarah Jio' dan bahsetmeden geçmek olmaz.
Çok sade bir üslubu var, su gibi okunuyor. Neredeyse bütün olayları birbirine bağlamış ve bunu ustalıkla yapmış. Yani okuyucuyu yormadan. Okuyanlar bilir, çok sürprizli bir kitap. Ve yazar bütün bu detayların altından ustaca kalkarak kalitesini ortaya koymuş:)

Bu arada hala Böğürtlen Kışı' ndan bahsediyorum..
Yok canım, börülce:)



19 Aralık 2014 Cuma

Trabzonspor Ulan!!!

Benim Trabzonspor' u tutma sebebim, Trabzon' lu olmam değil.

" Takım hep kazansın, memleketimin değeri artsın. " gibi bir düşüncem yok. Hiç bir art niyetim yok yani. Benim sevgim yürekten yürekten... Hem de en derinden...
Zaten kazandığımızda yok ki, beraberlikler aldı başını gidiyor;)
Olsun biz seni yine severiz. Bilmez misin, ne mangal yürekliyizdir biz? ;)

Uyuma konusunda zorlandığımda Trabzonspor yastığım imdadıma yetişiyor, üşüdüğümde hırka niyetine giydiğim formam içimi eritiyor. ;)
E hala inanmadıysan Allah inandırdırsın.

Nursena' yla aramızda geçen diyalog iyi özet olur sanırım.

- Kızım ne bu senin Trabzonspor aşkın?
- Nursena bu hastalık gibi bir şey.

Belki davetsiz misafirlerim arasında Trabzonspor Aşkı da vardır ha?

1 Aralık 2014 Pazartesi

Şiddetli bir fırtına geliyor, Karadeniz tarafından:)

1 Önceki yazımda ( ki bunun 61. yayına denk düşmesi çok ilginç(!) ) Trabzonspor hakkında son bilgileri paylaşmıştım.
Ama bunun artarak devam edeceğini yazmamıştım:)

Şükürler olsun Gençlerbirliği' ni yendik. Haklarını yemeyeyim bu arada, iyi takımlar. Ve bize dört gollük bir kıyak çekmeleri büyük incelikti.
Afiyet bal şeker olsun canlarım. Çok makbale geçti yine bekleriz.

Hepimiz kolayca bilebiliriz aslında maçın yıldızını.Siz deyin Cardozo, Biz diyelim Goldozo:)
3 gol birden attı, bir maçta. Ve sıfır skorla başladığımız lig de sayesinde en golcü takım olduk.
Ben dünya starı diye buna derim arkadaş!

Bir de Galatasaray maçı öncesi " Trabzonspor a fark atarız diyen Semih Kaya' ya cevabım; Tam tersi olmasın?
Sen hiç Karadeniz Fırtınasının şiddetini duydun mu? Tam 61 derece:) 
Duymasanda önemli değil, uygulamalı gördün zaten:)






27 Kasım 2014 Perşembe

Özet olarak; Tarih yazıyoruz:)

Pek sevgili bloğumun 61. yazısında elbette Trabzonspor' umda bahsedeceğim!

Futbol ve basketbolda ki harika transferlerimiz, basketbolda ilk kez Avrupa' ya gitmemiz, futbolda Galatasaray ı 945 gün sonra anca yenmemiz ve Avrupa da 100 gölümüzü tam da bu akşam kaydetmemiz bana şampiyonluk sinyalleri gibi  geldi ne dersiniz?
Bu arada Essaid Belkalem' e sevgiler muck muck:)

Ve Onur' lu kaptan seni de unutmadım...

Koyver gitsin:)

Bu yazıyı yazmaya niyetlendim, ama aslında anlatabileceğim hiç bir şey yok. Anlatılmaz yaşanır kategorisine giriyor çünkü:)
Aslında sadece benim değil, kimsenin anlatabildiğini görmek nasip olmadı:) 

O ne mi? Şöyle söyleyeyim; Hani sabahları uykumuzun açılması için çay ve ya kahve içeriz ya? Bir de kahvaltı tabii:)
Aslında bunlara hiç gerek yok. Sabah namazını kıl, oldu bitti:)
Hadi gelin iki sevabın belini kıralım:)
Bilim tarafından da açıklandı. Ama bir de soyut şeylerden bahsetmek lazım.
Öyle bir huzurla dolarsın ki... Ruhuna dinginlik gelir, zamanının gelmesine çok olduğunu bilsen de, kılmadan duramazsın. Ve bunu yaparken amacın aradan çıkarmak değil. huzura erebilmektir.
İzlediğin diziyi hem çok sevip hem de namazını geçiktirmene sebep oluyor diye sinir olmaktır:)

Hani "zamana bırak" diye bir deyim var ya? Ben de diyorum ki; Namaza bırak:)
Kabul edin, güzel öneri:)



Ne dersiniz, Hz. Ömer bize aşık olsun mu?


18 Kasım 2014 Salı

"Sözde" taraftarlara...

Bir söz var, " Yargılandığın kadar başarılısındır. " diye.

İşte bu Trabzonspor için kesinlikle geçerli. Futbol da başarılı olamasak bile harika taransferler yaptık. Kadromuzda dünya starları var ve bu bile takımımızın adının duyulmasına yetiyor.
Örnek olarak Metalist Kharkiv maçında Constant gol atarken ikili müdahaleye alınan Cardozo' yu verebilirim. Yani yanlış adamı yakalamışlar:)
Basketboldan ise hiç bahsetmeyeyim daha iyi... Tarih yazıyoruz tarih! İlk defa Avrupa' da oynuyoruz.

Eleştirileri kulak arkası etmeliyiz. Başarılarımıza gölge düşürmek için yalan haber bile yapıyorlar. Şüphesiz bunun en belirgin kanıtı, bizim " sözde " taraftarlarımız. Sert bir terim kullandığım için özür dilerim, ama siz değilmisiniz bize sırtınızı dönen? Yalanlara kanıp tribünleri boş bırakan?
"Takım ruhu" sadece futbol da olmaz. İyi günde attığımız sevinç nidaları, kötü günde de takım aşkıyla çıkmalı...

Herkes bilir Trabzonspor bu ülkenin üvey evladıdır.
Avrupa' ya gidiyoruz, ülkemizi sırtlayıp zirveye koymaya çalışıyoruz. Başaramasak bile çabalıyoruz, ter döküyoruz. Ve hala eleştiriliyoruz. Biz sizi gururlandırıyoruz, siz ise nankörlük ediyorsunuz.
Biz de inadına söylüyoruz, 2010-2011 sezonu şampiyonu Trabzonspor!




15 Kasım 2014 Cumartesi

Hint Filmleri

Ne zaman dönüp ardıma bakşam, şu hint filmleri hakkında hep pişmanlık görüyorum geçmişimde. Bu harika filmlerden bir zamanlar habersiz olmama katlanamıyorum. Çünkü benim film anlayışımla hint filmleri örtüşüyor.
Çok şükür, bu dertten kurtuldum. Şimdi de başka bir çeşidi sardı beni. Dert değil heyecanlı olanı:) Bağımlı oldum. Zaten film manyağıydım, şimdi de salak oldum:)
Bir de şöyle söyleyeyim, eskiden Hollywood filmleeri birinci sıradaydı. Şimdi ise sağolsun, ikinci olma nezaketini gösterdi:)
Aslında hint filmlerine o kadar da yabancı değiliz. Yeşilçam'a benziyor, hem de devri hala geçmedi.
3 İdiots' la başlayan maceram We Are Family, Jab We Met ve My Name İs Khan' la devam etti. Ve de artarak çoğalmakta.
Neredeyse hepsini izlerken yanınızda en az bir kutu mendil bulunmalı. Çünkü hint filmleri tek bir konuya odaklanmaz. Genelliikle karışım yaparlar. Ama en çok aşk tabii:)
Gülüşlere fazla kapılmamak gerek, bir kaç dakika sonra salya sümük ağlamaya başlayabilirsiniz.
İşte böyle önlem alınmazsa, psikolojik bozukluğa sürüklenebilirsiniz:)

Hint filmlerinden bahsettim bahsettim de benim canım film çekti ya:) Hadi size iyi okumalar. Kendime de sizin adınıza iyi seyirler diyorum.:)

Dikkatli olun, ne düşündüğünüzü okuyabiliyorum burdan. " Ahahaha manyak!" diyorsunuz di mi?

27 Ekim 2014 Pazartesi

Friends

Hepiniz bomba sesi duymuşsunuzdur. Kulağı sağır edecek kadar yüksek seslidir.  İşte bu ses bizim odadan geliyorsa bilin ki bomba değil, ben kahkaha atmışımdır altı üstü:)
Hani dışarı çıkmak istediğiniz güzel bir günü evde geçirmenin moral bozucu olacağını zannedersiniz ya? " Yapacak bir şey yok. " dersiniz. O zaman Friends izleyin!
Hayır bu bir tavsiyeden daha fazlası. Dediğim duruma düşünce iyi zaman geçirmenin formülünü öğrenebilirsiniz diye diyorum:)
Ben de bu yanılgıya kaç kere düştüm Aynı şekilde kaç kez de yanıldım:)


Ayrıca eğitici bir dizi de.
Chandler; Kadın ciddi ciddi Sean Penn'i Kolombiya'nın başkenti sanıyordu.
Eddie; Oysa herkes bilir Kolombiya'nın başkenti...
Chandler;... Sean Penn değildir!

24 Ekim 2014 Cuma

Burası etme-bulma dünyası değil mi?

N'oldu boş mu buldunuz meydanı? Biz de sizinle birlikte bu dünya da yaşamıyormuyuz? O zaman ne bu gözlerde ki yabancılık, ne bu acizlik?
İlgilenmek için illa kan bağı mı olması gerekiyor?

Irkçılık gibi bir şey bu. Tek fark, sizinle aynı milletteniz, ama tık yok. Burnunuzun ucundayız oysa...

Tamam, sizin gibi değiliz. Her istediğimizi yapamıyoruz. İhtiyacımız olan şeyleri bile başkalarına yaptırabiliyoruz. Ama hiç düşündünüz mü, sizin de bir gün böyle olabileceğinizi? O tepeden bakanların altında, siz de olabilirsiniz bir gün...
O zaman bu duyarsızlık neden?

Yollar, kaldırımlar, merdivenler... Hepsi sizin için. Sizin o eğlence olsun diye koşarak indiğiniz bayırlar bizim için hayati önem taşıyabiliyor...

İşte böyle, adaletsiz bir dünya da yaşıyoruz. Daha doğrusu yaşatılıyoruz...
Dikkatli olun, bir gün külahlar değişebilir.

Yaşamana bak güzelim:)

Tam bir yabani hayvanlarla dolu orman... Bizde yem olmadan geçinip gidiyoruz:)
Her yeni gün yeni şeyler öğreniyoruz. En önemlisi de yaşamayı öğreniyoruz.

Ve gün doğduğunda hayatımıza yeni bir sayfa açılıyor. Bazılarınında kirletmesi hiç uzun sürmüyor:)

"Hayatım böyle" deyip düzenini bozmaya üşünme. Başkalarını düşünmeden mutlu olacağın bir dünya yarat kendine...
Hayatından çıkar demiyorum, ama önceliğin kendin olsun.
Dilediğin gibi şekillendir, hayat senin. Sınırlar da senin, aş onları:)

Çok yanlış çok:)

Hata.
Söylemesi bile bir hata, kaba bir söze benziyor ya:)
İşte öğrenmenin gizemli sırrı:)

Hatların bazıları bize gurur bazıları da acı verir.
Çünkü insan hatalardan öğrenir.

Her hata, kötü sonuçlanacak diye bir şey yok ki. Farkında olamasak bile hepsinden bir şey öğreniyoruz. Yaptiğimiz hatalar değil mi, neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmemizi sağlayıp, istemediğimiz yola düşmemizi engelleyen?

10 Ekim 2014 Cuma

Yusuf Güney

Hem Trabzon'lu, hem Trabzonpor' lu uşağum benum:)
Şarkıları da süper! Neden mi? Adam Trabzonspor Marşı'nı yazdı da ondan:)
Tamam tamam, bir gerçeklik payı olarak şaka yapıyorum. Yani sadece o değil. Adam yüreğiyle yazıyo, yüreğiyle...

Bence Yusuf Güney'in şarkılarında ki derin anlamı en iyi anlayan biziz.
 Ne derler bilirssiniz ya? Bir Trabzonlu'nun duygularından, en iyi Trabzonspor'lu anlar:)
                                     

6-1'lik bir skor...

" Galiba" diiyerek başlıyorum, çünkü hangi sene olduğunu cidden hatırlamıyorum. Sanırım geçen seneydi.  Ve yine sanırım, Ligin son haftasında ( İşte bu kesin:) Sivasspor'u 6-1 yenmiştik. Bu konuda hiç bir şeyden emin değilken, bunu nereden mi hatırlıyorum? Bakın anlatayım.
O gece ablamın evindeydim. Kendi evim de izlerdim de, babamım bir kanalda 5 dakikadan fazla duramama gibi bir fobisi var. Nitekim böylesi daha iyiydi. Çünkü art arta goller geliyordu. Bir gole sevineyim derken bakıyorum, diğer gol ağlarda.... Yani ben o gece resmen, içmeden sarhoş olmuştum.
O kadar ki, ablam ve eniştem bir yere gidecekti. Ama benim yüzümden gitmeleri nasip olmadı. Eniştem dış kapıya doğru gidiyor, sonra ben çığlıklarla onu oturma odasına davet ediyorum:)
Sonra gollere biraz ara verdiler de, nefes alabildim, Ablamlarda nihayet gidebildiler:)
Sonra ki sene de benim basketbol da aldığım 6-1' lik skor da hediye olsun kaplanlarıma...

4 Mayıs 2014 Pazar

Adam gibi sanatçı mı arıyorsun? Al bir de burdan yak:)

Şok, şok, şok!
Orhan Ölmez diye bildiğimiz şahsın, göbek adını ilk kez buradan açıklıyorum:
Aşk...

Ya bu adan böyle harika şarkıları nasıl yazıyor? Ne içiyor, bilen yok!
Ama şunu bilenimiz çok. Ki duygularımızı en güzel şekilde ifade etmekte üstüne yok.

" Adam " ı sevmesek bile en durumumuza uymayan şarkısını hiç gocunmadan dinleyebiliriz. Yani aşıksak bile, bu adam için inadına ayrılık şarkısı dinleriz. Sırf bir cümlesi bile bizi anlatıyor diye bile dinlenir yani:) Çünkü aşkı da ayrılığı da harika bir dilde anlatabiliyor.... Ve anlattığı da sadece aşk meşk değil, adam resmen toplumsal mesajlar veriyor ya:)

Misal; Hesapsız Değil Bu Çile. Bir Sebebi Var Bilmesen de...

Bu kadın bir harika dostum:)

Bu bloğu açtığımdan beri bir çok kişiden bahsettim. Bazılarını da hiç dilimden düşürmedim. Misal: Songül ablam.
Şimdi yine harika bir insandan bahsedeceğim. Hemen hemen herkesin hayatında olan bir insan... Ama önce başka bir konu hakkında konuşmamız  lazım.

Kanal D'de yayınlanan Yalan Dünya dizisi herkesin bildiği gibi komedi dizisi. Hem de en hakikisinden... Öyle kıytırık " ha " denince gülme efektleri yapılan bir dizi değil. Evet her komedi dizileri gibi bazı gerçekler göz ardı edilmiş. Ama bunun dışında 10 numara 5 yıldız bir şey:) 
Çoğu dizi esas çifte odaklanıp diğerlerine yan karakter yapar ya, işte bu öyle değil. Her birisine tek tek müthiş komedi yazılıyor:) Üstelik karakterlerin bazıları dizide de oyuncu olduğundan dizi içinde dizi çekiliyor resmen. O da ayrı bir komik:)
Bir de neredeyse bütün olayların er ya da geç birbirleriyle keşişmesi, beni ayrı bir mest ediyor:) 

Ve bu kadar insanın sorumluluğunu alan aslında tek bir insan. Ve o kişi hayatımızdan kahkahalar çalan, dizinin her bölümüyle tekrardan gönlümüze giren; Gülse Birsel:)

16 Nisan 2014 Çarşamba

En kötüsü zannettiğimiz kaderden bile, iyi şeyler doğabilir...

Son zamanlarda benimsediğim yeni bir ilkem var. " En kötüsü zannettiğimiz kaderden bile, iyi  şeyler doğabilir." diye.
Ve bu söz doğruluğunu bana bir kez daha kanıtladı. Trabzonspor ceza da ve sadece kadın ve çocuklar girebiliyordu. Tabii ki bu harika fırsatı kaçırmadım:)
Yani bir şeyin cezalı olmasına hiç bu kadar sevinmemiştim.
Görme zorluğu yaşadığım için gözlüğümü alıp gitmiştim. Böylece aslan parçalarını iyi seçebildim. Ve pil yuvası düşebilir diye kulaklığımı almamıştım. ve hiiiç pişman olmadım:)
Tribüne oturacakken Hatice ablamın titizliği tuttu. " Ne kadar da kirliymiş. " dedi. Ben de " Ablacığım canım benim burası tribün, ne beklersin." dedim:)
Hava çok soğuktu ve ben yanımıza Nursena'yı çağırma hatasını yapmıştım.
Maçın 2. yarısında Nursena' nın deyimiyle " Maç bittiğinde burada donacağız ve bizi  Trabzonspor müzesine koyacaklar " durumuna düşmemek için çıkmak zorunda kaldık.
Hatice ablam " Çok istiyorsan kalalım. " dedi, ben de " Ben baştan Nursena'yı çağırma hatasına düşmüşüm abla! " dedim.
Gözlerimi stattan bin bir güçlükle ayırdım.
Daha önce gittiğim maçı da kazanmıştık. Bu maçı da aldığımızı duyunca, kendimi " Trabzonspor'un uğur böceği " ilan ettim:)
Son sözüm " Gelecekteki ben " e gitsin;
Bunlarla maça çıkılmaz!!!

20 Şubat 2014 Perşembe

" Yaşayan Efsane " lere Mektup:)

Bir kere sizi bir görürsem; boyunlarınıza öyle bir atılacağım ki, öyle bir sarılacağım ki, hastanelik olabilirsiniz uyarayım yani:) Hiç biriniz beni tanımıyorsunuz, ama ben kendimi size çok yakın hissediyorum.

Kötü sonuçlar için kendinizi üzmeyin tamam mı? Her takım iniş çıkışlar yaşar. Haddinden fazla yenilseniz bile, umrumuzda olmaz. Tek bir galibiyetle tüm yenilgileri silebiliriz. Hep arkanızdayız. Yani  arkanız sağlam:)  Önemli olan; siz kendinizi bozmayın, takım olarak kalın. Bizler futbolcu değiliz ama birlikte savaşıyoruz. Sizler gibi asil armamızı gururla taşıyoruz. Siz formanızda, biz yüreğimizde:)

İyi günler de taraftar olmak çok kolay. Asıl marifet, kötü gün taraftarı da olabilmekte...
İşte biz buyuz:)

Yorum 2

 Sadakatsiz 12. bölümü bitirip geldim, bölümün sonu müthiş. Aynı eylemin geçmiş ve gelecek görüntüleri ustaca kurgulanmış. Tabii ki eylem de...