22 Mayıs 2015 Cuma

Kalemim soldu uğruna...

Hakkınızda kaçıncı yazı bu Sarah Jio Hanım?
Valla kasten yapmıyorum, her defasında beni etkilemeyi başaran sensin...

Yazarlığının yanısıra zekanla da... Yazmak sadece yetenek işi mi?
Etkileyici yazmak, önce ki kitapta kaybolan karakteri başka bir kitaba sokmak, olmayan süprizlerle okuyucuyu şaşırtmak, Türkiye'den Zuhal Yardım diye bir okuruna sayfa başı "yuuuh!" çektirmek (Çünkü bilirsin o zor kitap beğenir.) ve kitap sonunda ağzını kulaklarına kadar uuzatıp bir daha indirmemek...
Bunlar zeka değil de ne?

Şapkam olsaydı çıkartırdım:)



14 Mayıs 2015 Perşembe

Ufak atın da civcivler yesin tamam mı?

Aynı oyunculara farklı roller vermişler ve adına Housefull 2 demişler.
Ama bu "2" namını alması ilgisi olduğundan değil, aksine ilgisi olmadığından:)

Şaka şaka ilgisi var tabii.
O da ilki kadar hatta daha fazla karışık olması.

Aynı oyuncu farklı rollere gelince eğlenceliydi aslında.
Tam 5 saat (!) boyunca hayretten hayretlere düştüm mesela.

Ama en sevdiğim oyuncu yoktu.
Teessüf ederim...


11 Mayıs 2015 Pazartesi

Türk Cahiliye Devri

Bu sefer kadına şiddeti yazacağım. "Annemizi" yazacağım bugün.
Bizi dünyaya getireni, yeri geldi mi babalık yapan yegane kişiyi.

Önce bir kaç yüzyıl geriye gidelim.
Cahiliye döneminde kadınların adı bile yoktu. Onlar sadece "Köle"ydi. Üzerinden alışveriş yapılan bir maldı. Hatta yeni doğan bebek kız olmuşsa kundaktan ana kucağına değil. kara toprağa gidiyordu.

Sonra Peygamberimiz güneşiyle birlikte doğdu. Korku bulutlarını dağıttı.
Kendisine hayret edenlere "Allah sizin kalplerinizden merhameti çıkarmışsa ben ne yapabilirim?" diyerek, kız çocuklarını doyasıya öptü, omuzlarına oturttu ve Mekke sokaklarında öylece dolaştı.
Köleleri hür bırakmakla kalmadı, onları evlendirdi. Güzel bir hayat yaşamalarını istedi.
Sonra bir gün O gitti aramızdan, biz de cahiliye dönemine geri döndük.
Hatta daha beter olduk...

Belki bu konuda bir şey bilmiyorum, ama Peygamberimizin tutumunu biliyorum.. Son anlarında bu konu hakkında konuştuğunu da biliyorum. "Kadınlar size Allah'ın emanetidir" diye bizim unuttuğumuz o sözü söylediğini biliyorum.
Ve bu konuya öyle önem verdi ki, son nefesini böyle gereksiz (!) bir konuya harcamış. Gerisin de siz düşünün.

Hani sokaklara özellikle seçim zamanı "Yeni Türkiye" afişleri asılıyor ya, aslında eskiye döndük haberimiz yok.
Bir de o yeni Türkiye'de Özgecan Aslan ve daha niceleri ölüyor.
Doğal ölümler var zaten, bir de kasti olmasın...

Cinsiyetçilik yapanlara son sözüm: Sizi babanız mı doğurdu?



2 Mayıs 2015 Cumartesi

Dikkat! Yarın olmayabilir!

Mendilleri hazırla!" dedi, kardeşi esrarengiz bir havayla...
Ve ablası film bittiğinde "Böyle hikaye olur mu?!" diye kısa devre yaptı.
Yanındaki en az bir kutu mendil ıpıslaktı, hatta mendilleri bittiğinde, burnunu sümkürmek için kazağının yenini kullanmıştı.
Yenilgisi çok acı olmuştu...

Ee inandınız mı bakalım?
Ablamı birazcık bile tanıyan bilir, öyle bir iş için kazağını kirletmeyeceğini.
O gün kazak giyseydi neyse...

Tamam, fabrika ayarlarıma geri dönüyorum.
Bilmem kaç yıllık emeklerim meyve verdi sonunda.

"Zuhal ve Songül Yardımlar Film Koleksiyonuna" nurtopu gibi Bollywood filmi katıllldı.
Vatana millete hayırlı olsun.

Önce "Aamir Khan'dan başka film izlemem!" dedi.
Görmeliydiniz, SRK filmi açınca nasıl da tıpış tıpış izledi.

Ve filmin senaristi Karan Johar, seni bir elime geçirirsem...
Hakikaten, böyle hikaye olur mu ya!
Ama Bollywood filmlleri konusunda ablamın inadını kırdın ya, alnından öpüldün;)


Twice Born