Şaka yapıyorum tabii. Memleketimizi anlatıyor sonuçta tabii seveceğiz.
Tamam tamam, bir şaka daha yaptım. Küsme gel.
Öyle akıcı yazmışsın ki, sahneleri gözümüzde çok kolay canlandırabiliyoruz.
Film gibi...
Bir yanda muhacir Demir, bir yanda "memleketim" dediği Trabzon topraklarından ancak mübadeleyle ayrılan Rum Vasili.
Bir de onların" Sen olürsen ben yaşarım mı sanırsın? " dedikleri dostlukları...
Bu roman da dostluk var, sadakat var, aşk var.
Hem de en sahici türleri...
"Kendiyle dalga geçmek" demişken, savaşta bacağını kaybeden gencin bahanesini dinleyin.
- Süleyman oğlum, sen misin? Ne oldu bacağına?
- Biraz kısalttık onu.
- Zararı yok. Zaten uzun bacak yakışmıyordu sana.
Kaç kişi en derin acısından "Yarım adam kaldım" diye söz eder ki?
Film demişken, çekilseydi ilk beşime girerdi:)