19 Eylül 2016 Pazartesi

Lila And Eve

Ağlak kadınlar grubunun iki üyesi:)
Aslında alay etmem yanlış, yani ikisininde çocuklarını kaybetmiş anne olduğuna bakarsak...

Ve bu iki kafadar, Lila'nın oğlu Stephon'un intikamı için temizlik yapmaya başlarlar. Bildiğimiz temizlik:)
Eve badana çekerler, kabloları yerleştirirler, yeni fırın alırlar. Ve sıra gelir asıl temizliğe...

Stephon bir çete tarafından öldürülmüştür, annesi de o çeteyi öldürmeye çalışır.
Arkadaşı Eve'nin teşviğiyle tabii...

Son öldürdükleri adamdan Stephon'un yanlışlıkla öldürüldüğünü, başka birinin hedef alındığını öğrenirler. Ama geri çekilemezler.
Öldürdükleri "Son adam" değildir de ondan. Peşlerinde nur topu gibi bir çete vardır artık:)

Adamlar çok geçmeden Lila'nın yaşadığı evi bulur. Lila başka evdedir ve kendi kapısını açınca havaya uçacaktır.
Nasıl kurtulacak bakalım?

Daha önce demiştim ya, "Temizlik yaptılar" diye?
Kapıyı açmadan koluna doladığı kabloyu ateşe verir ve yangın evin içine doğru yol alır. Bu karmaşa da kapıyı açtığında adamı vurmak yerine, patlayan fırına ateş edip evini havaya uçurur.

Ve filmin asıl şoku elin adamından değil, kendisinden çıkar. Aslında "Eve" diye biri yoktur. Yaptığı kirli işleri onaylamazken, aslında hepsini kendi yapmıştır.
Acısında şizofren olmuş...

Yazımın final cümlesini senariste bırakmak istiyorum. "Erkek arkadaşım Billy, memleketi Şili. Parmakları şişko ve benim hikayem böyledir işte"


Eve'nin güzelliğine ayrı bir paragraf açayım. E tescilli dünya güzellerinden, Jennifer Lopez oynuyor.
Lila'yı da, "The Help"in Aibillen'i oynuyor. Ortak yanları olan karakter için, başka oyuncu uygun olmazdı zaten:)

16 Eylül 2016 Cuma

Uyunsuz

İnsanların erdemlerine göre gruplara ayrıldığı ülke...

Beatrice, nam-ı diğer Tris film boyunca Cesurlara kabul edilip durdu; Gruplar arası seçim yaptı, "Cesurlara hoş geldin" denildi. Düşük puan yüzünden kovuldu ve kendini yine davet ettirdi. Yine gelsinn "Hoşgeldin"ler...
Ve o son test... Ondan sonra söz edeceğim.

Cesurlara girer ama aslında kendisi hiç bir gruba mensup değildir. Nadir ortaya çıkan ve ortadan kaldırılmayı amaçlanan "Uyumsuz" grubundandır.
Uyumsuz'lara beslenen nedensiz düşmanlık yüzünden kendini saklamak zorunda kalır. Sadece son test vesilesiyle Cesurlar'ın lideri öğrenir ve şansa bak ki, o da Uyumsuz'dur.

Bir de senaristlerin "esas oğlan" sıfatını yakıştırdığı kişidir. Yani aksi olsa bile, canı pahasına da olsa sevdiği kızı korurdu:)


Zekiler ülke yönetimini ele almış Fedakar'ları tahttan indirmek için, Cesurlar'la iş birliği yapar. Bir kaç imansız dışında, gönüllü gitmezler. Adını bilmediğim bir şey enjekte ederek etkisiz hale getirilirler.
Yoksa masum insanların ölmesine en cesur insan bile dayanamaz.

Uyumsuz olduğu için Tris'e bir şey olmaz ama yakalanmamak için robot taklidi yapar. Ve ne yazık ki, erkek arkadaşı o kadar şanslı değildir. Yakalanmasına ne sebep oldu biliyor musunuz?
Cesurların öteki lideri, "Hıh, pabucumun sınıf başkanı" dediğinde yutkunduğu için:)

Sonunda Zekiler'in o kadar zeki olmadığını öğrendik. Yoksa neden yer de adını bilmediğim o ilaçtan bulundursun? Hem de enjekte edilmeye hazır halde. Cık cık cık...
Yanı hırlısı var, hırsızı var. Ama bunlar da akıl yok:)

Zamanında Zekiler'i seçmiş kardeşiyle görüşüp, beyninin nasıl yıkandığını gördüğünde "Aile gruptan önemlidir" diye laf kondurmuştu.
Zekiler'in hain planını öğrenince, yitirdiği aklı başına geliyor.

Gittikleri Fedakar kampından anne, babasıyla buluşuyor. ve bir Fedakar daha...
İşte direniş grubu:) Hedef; erkek arkadaşını kurtarmak...

Gerisini size bıraktım. Hem o "Adını bilmediğim şeyin" adını da öğrenirsiniz fena mı?
İyi seyirler:)



Shailene Woodley'in "Aynı yıldızlar altında" filminde ki erkek arkadaşı, "Uyumsuz"larda kardeşi rölünde.
Nikah masasında, Durun siz kardeşsiniz!" olayı olmuş sanırım:)



13 Eylül 2016 Salı

Patrick Jane

Gelin, size CBL danışmanı Patrick Jane'in aklını anlatayım.
Şaka şaka, ben de hala çözmüş değilim:)

Davalar da öyle alakasız şeyler yapıyor ki, öyle sorular soruyor ki eğlenmek için yaptığından emin olabilirsiniz. Ama sonra o "alakasız" hareketlerle katili burnumuzun dibinden çıkarıyor.
"Bu kadar kolay mıymış? diye kalakalıyoruz.

Şu an 2. kez izlememe rağmen, Jane'in aklının gramını çözmüş değilim.
Sadece bir örnek vermek istiyorum.

Merhumun patronu, katilin başına 10 Milyon ödül koyar. Onu izleyen Jane, adamın markasız ayakkabılarına bakarak idareli biri olduğunu söyler. Parasını vermek istediğini de hesaba katıp, bir kuruş bile kaybetmeyeceğini bildiğini çünkü katilin kendisi olduğunu da ekler. Ve...
... adamın yumruğunu yer. Tutuklama sebebi hazırdır;polise saldırı...

Jane yardım için FBL''a gider. Katilin çoktan ellerinde olduğunu söyleyip, itiraf ettirmelerini ister.

Günlerce konuşurlar; sahte kanıt yumurtlayıp DNA almaya çalışırlar. Hipnozu bile denerler. Ama adam "Bana mısın?" demez.
Ellerinde ki tek ipucu, merhumeyle Shakespeare sohbet odasında tanıştıklarıdır.

Katil bile olsa, kanıt olmadan fazla tutamayacakları için ertesi gün serbest kalır.
Bu arada, Jane FBL'dan dönmüş ve en umulmadık yerden katili çıkararak  hünerini konuşturmuştur.. Peki CBL'da onu bekleyen zor davayı nasıl çözecektir bakalım?

Zanlı asansörde kendisini tutuklayan kişiyle karşılaşınca, gıcıklığa dem vurur. Kariyerlerine veda etmelerini, çünkü onları dava edeceğini söyler.
Jane; "Ellerine bir bak. Mathilda'danın kanıyla kaplı" diyerek, Shakespearenin duruma uygun bir sözünü kasten yanlış söyler. Adam da boş bulunup düzeltince, asansörden, hapishaneye transfer olur.

Jane böyle biri işte; 1 gün de 2 davayı çözme ve 1 dakika da en gizli sırlara ifşa etme yeteneğine sahiptir.


12 Eylül 2016 Pazartesi

Evdeki Şeytan

İzlediğim en esaslı gerilim filmlerinden biri... Garip olaylar zincirini bilimsele bağlayarak, beni mest etmiştir:)

Bebekleri düştüğü için, yetimhaneden evlatlık alınıyor. Ama hakkında hiç araştırma yapmadan...
Tanıştıktan 5 dakika sonra, hatta 5 dakika bile geçmeden, karpuz seçer gibi eve götürüyorlar.

Evlatlıkları diğer çocukların bacaklarını kırıyor, küçücük boyuna rağmen adam öldürüyor. Ve ailede ki herkes ne mal olduğunu anlamış durumda. Baba hariç...
O köşesinde oturmuş, uslu uslu ecelini bekliyor.

Gelelim sebebine.... "Cücelik" hastalığından mustarip akıl hastanesi kaçkını. 9 yaşında ki bedene 30 yaşında bir kadın sıkışmış durumda.
Daha önce 3 kere evlat alınmış, ve 3'ünüde psikopat ruhuyla halletmiş.

Aile bulmaktan ziyade, evlerin babalarıyla ilgiliymiş de ondan:)


11 Eylül 2016 Pazar

Sultan

Dün itibariyle, sinemada ilk Bolly filmimi izlemiş bulunmaktayım:) Songül ablama gittim ve gitmeden önce gıcıklığın dibine vurdum.
Bilirsiniz, Hint filmleri şarkılarıyla meshurdur.

- Abla hani burada izlerken geçtiğimiz bölümler var ya?
- Evet.
_ Orada geçemeyiz. Ahaha...

Son çıkan filmleri pek sevmiyorum, Bollywood'dan çok Hollywood oluyor çünkü. Daha önce 5 para etmez filmlere para saydığımız için, yine dilim yanar korkusu da vardı.
Ve Sultan güreş odâkli bir film olduğundan yine sıkılacağım gibi saçmalıklar düşünüyordum. Derken...

Tam olarak şöyle oldu: önce görmediğimiz için öne gectim. Sonra önümde ki koltuğa yapışıp pur dikkat izlemeye başladım. Sinema da olduğumu unutup sesli güldüm. Sonrasında sırtım feci ağrıdı ama olsun.
Salman Khan'dan bahsediyoruz burada!

Açaydın kollarını da gitme diyeydin Sultan...

                     


Filmin konusuna gelince...
Hindistan'da çeşitli milletlerin güreştği bir program vardır, ama pek takipçisi yoktur. Mucidi bunalımdayken, babasından Hint'li bir güreşçi bulması hakkında tavsiye alır.
Ve 'Sultan' ismini yad eder.

 Oğlu Sultan'la girişmek için yaşadığı köye gider. Bol kaslı bir adam yerine gobekli, herkesten para toplayan sıradan birini görünce fikrinden vazgeçer.
Babasını arayıp, bahsettiği adamın 'Bitmiş" olduğunu söyler.

Tam o anda, tekeri çukura girmiş bir traktör için Sultan'la haber salarlar. Direksiyonun başına geçmeden, köşesinden tuttuğu gibi arabayı kurtarır.

Bu olayla birlikte, oglumuzun merakı da başlar. Bol madalyalı Sultan'ın güreşi neden bıraktığını merak eder.
Ve film bir kaç yıl öncesine sarar.

Sultan uçurtma yakalamada usta , haylaz bir gençtir. Daha önce hiç kaybetmemiştir, o güne kadar...
Bir motorcu oyununu böldüğünde, onun erkek olduğunu düşünüp sert bir tokat atar. Ama kadın altından 'Destansı guzelliği' olan bir kız cikar.

Sultan'ın repliği bu. Ben Anushka Sharma'cı değilim, yanlış anlasilmasin:)

Gelenek olduğu üzere: kız ne kadar kötü davranır da davranışın, hatta küfür etse bile karşı taraf içinde ki iyiliği ğorup aşık olmayı başarır.
Davet edilmediği düğüne gidip kıza şarkılar düzer. İlgilendiği halde kan verir.

Ve nadir bulunan bir kan grubu olduğunu öğrenir. Başta 'Ben nadir biriyim' diye hava atar ve sonunda bu nadirlik felaketi olur.

Yine kız sayesinde güreşe başlar. Zaten yapılı biridir, kısa süre de meydanlar da boy gösterir.
Ve kızı kapar:) Evlenip bir kaç ay sonra bebek bekler.

Güreşle ilgilenir ilgilenmesini de, gözü de döner. Hem de ne dönme...
Karısının doğum yapacağı tarih belli değildir, ama doktor haftada bir gün der. şansa bak ki, Sultan ın Dünya Şampiyonası maçıyla aynı güne denk gelmiştir. Tercihini maçtan yana kullanması pek de şaşırtıcı olmaz.

Sultan maçı ve madalyayı kazanırken, karısı da doğum yapar. Bebeği de babasıyla aynı kan grubundadır ve acıl kana ihtiyacı vardır. Köyde de uygun kimse yoktur. Ve babası kilometrelerce uzakta kıytırık bir madalyayı kazandığına sevinmektedir.
Bebek olur neticesinde...

Bu trajedi hem evliliğinin, hem de kariyerinin sonu olur. Topladığı paraların sırrı belli olmuştur.; doğmamış oğlu için kan bankası açmak...
Filmin yarısını ben anlattım, diğer yarısını da size bırakıyorum. Bakalım Sultan katıldığı yarışmayla kariyerini ve evliliğini kurtarabilecek mi?



Yorum 2

 Sadakatsiz 12. bölümü bitirip geldim, bölümün sonu müthiş. Aynı eylemin geçmiş ve gelecek görüntüleri ustaca kurgulanmış. Tabii ki eylem de...