21 Aralık 2020 Pazartesi

29. Oda

-Gizem kitabı sever miyim?

-Evet.

-Peki, zaman atlaması?

-Tadından yiyemem.

Tüm bu artılara rağmen okuması zor bir kitaptı brnim için ama dürüst olayım, bir bölümü bile boşa geçmedi.  Gelecekte ne konuştuklarını merak ederken, geçmiş bölümünde ne olduğunu anladık. 

Az karakterli, çok olaylı bir roman:)

Kitap listemin 1 numarasını mevzi alan, okumak için sabırsızlandığım, en sonunda kitapçıya sipariş verdiğim kitabı niye zor okudum? Çünkü büyük olay...

Bundan sonrası siz de):



21 Ekim 2020 Çarşamba

Film Mecrası 2

 Aynı isimli yayına Burak Aksak filmiyle başlamıştım ve burada da 'Sen Kiminle Dans Ediyorsun?' Sorusuyla endam ediyor: ) 

Intihar meyilli depresyonundan çocukluğunun en canlı hatırası, dansla atlatan bir genç kızın öyküsü bu. Dans olayını öğrenince 'Tezim için dans et' diyen bir psikiyatrist var.

Binnur Kaya, Demet Özdemir, Uraz Kaygılaroğlu. Favorim tabii ki, Okan Çabalar ve Bad Boys:) (Sen birinci olmasaydın,  biz ikinci olmak zorunda kalmayacaktık!)


Netflix sayesinde 'Kıytırık' kontenjından çok fılm izledim ama Kolonya Cumhuriyeti'nin yeri ayrıdır: Gemisi düştüğünde sinirden titreyip bir sigara yaktırılan uzaylı ")

 Yesilçam'a bol bol gönderme yapan, Kerem Alışık 'ın babasına  veda ettigi ve Ediz Hun'lu: Arif 216. 

Fantastik ve bilimkurgu, hem de geçmişe girmeli konulara bayılırım ve Yesilçam oyuncularını kimin canlandırdığını tahmin etmek çok zevkliydi. Bir Mert Fırat'ta Çuvallayacaktım, gülüşünden yakaladım onu da:) Bilemedigim tek kişi, babasını oynayan Murat Arkın'dı. Canım sağ olsun:)


Hatta bir keresinde tahmine bile gerek yoktu.

- Kim oynuyor Besim Beyi?

- Zafer Abi.

*

- Ne oluyor sana?

- Belki ince bir hastalıktır ...

- Oldu!

Yine bir sürü filme gönderme yapan, Pek Yakında. Bu filmin muhtesemligini anlatmaya hastane sahnesi yeter")

Aveayla uzaydan bile konuşulan Gora, seni de unutmadım:)



29 Eylül 2020 Salı

Babamın Ceketi

 Sevgili senaristler , her filmin sonunda mutlaka ama mutlaka fim kadrosunu düğün halayında toplamak zorunda değilsiniz 

'Babalar sevgisini dışa vurmaz' sözünü film yapmışsın, ' bir babanın yaptığı kadar yapmadıkları da önemlidir' diye müthiş bir tirat yazmışsın, esas oğlana iki yıldır iş buldurmamışsın, evine de haciz çıkarmışsın.  Bütün bu dertler evlilikle son bulur mu?
'Aklın varsa evlenme' derler yani:)



En absürt noktası da banka soygunu var ama bırak ceza almayı,  iyi halden indirim bile yok.

Sırf bu yüzden izlenir ki, Ayşen Gruda'nın son performanslarından biriyle şereflenmiş. Filmin komedi yükünü üstüne almış iki gözümün çiçeği...

25 Temmuz 2020 Cumartesi

Kurtuluş Son Durak

Sosyal konulu filmler iyidir, bilinçlendirir ama bir özelliği daha var ki, şansı sonuna kadar zorlanır . 

Kadınların birbirine destek olması,  kuafordeki islere de yardim etmeleri, Eylem'in buzlarını kırmaları derken iyi başladı.  
Ama boka sardı af edersiniz.

Karşıt film yapalım derken yavaş yavaş onların yoluna düştünüz. 'Sevgi her seyin çözümü' diye başladınız ama devamı gelmedi.

Sevgi o mu Allah aşkına? 
Olmadı, bastan.

Şu an Leyla Ile Mecnun izliyorum, Pakize Almanya' da. Dönecek mi bilmem ama özlemimi bu filmle giderebilirim:) 

(iskender&Pakize çiftini yine ayıramadılar)




10 Temmuz 2020 Cuma

Aşk Bu mu?

Enver Dede'nin hala Enver Dede olduğu filmdir. 

Sen kalk, iki taksitle vereceğin paranın son kısmını olayın arifesinde ver. 'Kapı orada' demenin tuzlu yoludur bu")
Ayrıca, elin adamını evine alarak sarf ettiğin tüm çabanın heba oluşudur...

Allah'tan ki aşık oĺdu da geldi, yani aynı adam birkaç gün öncesine kadar o parayı cukka yapardı :)

Verilmiş sadakan varmış dedecik:)

Filmin sonunda ki saçmalığa girmem, çarpılırım. O  neydi ya?

Afra Saraçoğlu oyunculuğu, atlladığım sahnelerden sen sorumlusun...



24 Haziran 2020 Çarşamba

Train To Busan

Duygu yüklü zombi filmlerini sevenler buyursunlar:)



Sondaki fedakarlığa gerek yoktu bence, saçma değildi ama mevzı oraya gelmeyebilirdi. Kızına uzanmadan trenden atabilirdi zombiyi.
Neyse,  başrollerin de ölme hakkı var demek:)

Kötü adamın oraya kadar gelmesinin saçma olduğu kesin ama... Saklandığı vagon da tuvalet yoktu ki. Diyelim ki diğerlerini yem ede ede açık kapıdan çıktı.  
Hatta demeyelim, elle tutulur tek yanı bu çünkü: )


Bakın bu mantıklı: )

Ilk kurban olan yaşlı kadın kapının arkasında hiç çıldırmadı maaşallah:) Kardeşini tanımış gibi gözlerini ona dikti.
Bilincini kaybetmemiş de olabilir. 

Asıl grubu virüslü diye  dışlamaları da ayrı olay ... O biraz da toplum psikolojisi.

Kore zombilerinin hızının, karnı burnumda kadının performansı malum:)

11 Haziran 2020 Perşembe

Film Maceram

Suavi'ye haber edin, kendiyle aynı fikir de biri daha var:) 
Ben de teknolojiden çok haz etmem ve yine ben de mutluluğu kendinden başka insanlar da arayanları çok anlamam. ( Ben demedim, o dedi:)

Neflix'den film karıştıran karantina tayfasındanım. Bir kaç film izledim, Biri hariç sevebileceğim bir filme rastlamadım. 
Ve bir satır yukarı da bahsettiğim fikirlerden dolayı Cebimdeki Yabancı'yı o kadar sevdim ki, pc başından kalkmadan orijinalini izledim:)

Sonradan gelen not; Orijinali sanarak Fransız versiyonumu bile izlemişim...)

Orijinalinde, Suavi ve Kerem'in telefonu değiştiği hiç aklımızdan çıkmıyor, ters ters bakıştıkları için:)  Ben mi dikkat etmedim bilmem ama Türk versiyonunda karmaşa arasında olayı unutup ters köşe oldum.
Sonu ise, kendiliğinden ters köşe zaten:)

Yukarıda ki satır spoiler mi bilmem ama filmin parçası olduğu için değildir büyük ihtimalle... Eğer öyleyse sonunda ki ters köşeyi ve filmin verdiği mesajı size bırakıyorum
:)



'Sevebileceğim 1 film' le kastettiğim ise-
Burak Aksak harikası, Leyla ile Mecnun'dan Erdal Bakkal'ın arz-ı endam ettiği, (Bu sefer de kahveci:)  Yılmaz Erdoğan' canlandırdığı 'Masal anlatacağım diye uyuyan çocuğu uyandırdın'  sahneli: Bana Masal Anlatma.

Yönetmenin o sahneden sonra  Bana Masal Anlatma diye jeneriğe başlama detayı çok hoşuma gitti:) 



'Şarkıcılardan oyuncu icat etme' etkinliğinin bir üyesi de, Murat Dalkılıç:) 'Bir Hayli' şarkısının nerede çalacağını düşündüğüm, Dünya Hali.
Ortam ne kadar müsait olsa da çalmadı ama replikler yansıyabilirdi sanki... 

Mesela: aileler çocuklarının evliliğine kesin gözüyle bakılıyor ama Serdar'ın gönlü yok. Şöyle dese:

- Verilen hangi söz tutuldu ki be anne... 

Romantik komedi bayıldığım bir tür değil, çoğunun başı sonu bellidir ama bu film şimdiye kadar izlediğim türevlerinden daha iyiydi. 
'Bir bilene danışmak lazım ' mihayetinde bir sahne... 

-Aşk-
Herkes kulak kesilir. 
'Saçma sapan bir şeydir. Papatya çayı isteyen? 




28 Mayıs 2020 Perşembe

Bring It On Ghost

'İnsanlar öldüğünde ya cennete, ya cehenneme giderler'

O dediğin gerçek hayatta oluyor canım :) Dizi aleminde ise: yok iyi yer, yok kötü yer, yok yarım kalmış işler, yok...
Ucu bucağı yok :)

Kovalamaya sahnesiyle başladık diziye ve altyazı geçti.:'Dünya da türlü türlü insan vardır. Hırsızlar, polisler... 
Ama cümle bitmiş gibi değildi. Bir süre sonra kovalamaca bitti ama kovalayan kişi hırsızın üstünden atlayarak yoluna devam etti. Ve altyazı geldi

'Hayaletler...' 
Yeni dizim hayırlı olsun :)


Bu da benden:' Yanlış anlamayın. Bir kadına değil, 


... Hayalet vurdum '

Zorla güzellik olmaz güzelim. Derdini anlat 'insan' gibi...


³. Bölüm, sosyal medyanın öldürücü etkisi... 

7. Bölüm de, çocuklarının başarısı için yırtınan ama dozu aşan ebeynlere hitap ediyor. 
Özellikle Kore'de çok baskı var diye biliyorum. Kaynak: Sky Castle... (izlemedim ama konuyu biliyorum) 
Ne zaman ki: 'Ben yapamadım o yapsın' değil, 'Mutlu olduğu şeyi yapsın' deyeceksiniz bu tarz bölümleri rahatça izleyebileceksiniz:) 











1 Mayıs 2020 Cuma

Atiye

Izlemeye yanaşmadığım dizi... İnadımı kırdım dün gece, ablamın da izlemek istemesinin payı büyük tabi...
Ne diyeyim, Atiye furyasına biz de kapıldık ')

Eleştirilerden biri de dizinin Amerikanvari oluşu... Bence de öyle,  45 dakika yazılmış olsa da fazla yapay... Ilham da buradan geldi:)  Daha Türk işi olsa nasıl olurdu? Çok iyi bildiğimi iddia etmem tabii, sadece hayal gücümü çalıştırdım :)
İlk bölümü baz alıyorum çünkü sonrasını henüz izlemedim :)

Atiye'nin kardeşine dert anlatma çabası... Aceleyle mi yazdınız yoksa ciddi miydiniz? Özbeöz kardeşi ablasının neyle meşgul olduğunu cidden bilmiyor mu? O tepki ne Allah Aşkına? 
Hele ablası sanrılarını anlattığı sahne cevabı...

'Pardon, bu zamana dönebilir miyiz? Merhaba, ben kardeşin'

Erhan'ı ikna sahnesi... Atiye bence sen dert anlatma kuzum:) Ne yaparsan yap, ama sadece 'hissediyorum' deme:) Tüylerin ürpermiş olabilir ama kanıt olmadan inanılır mı böyle bir şeye?
Kaldı ki kanıtın vardı zaten, sergide o sembolün fotoğrafını gösterebilirdin. Aynı gün yapılmış diye  yine inanmaz diyelim, daha eski bir fotoğraf gosterebilir ve tarihten dem vurabilirdin.

Ressam olarak elinde eski resimlerin olduğunu varsayıyorum tabi...

Kazı da yakalandığı sahne de olay çıkarırdı. Küçük kız içeri de kalmıştı ya, o konu kaynadı gitti zaten. Hayal ürünü olduğu da oradan belli oldu.
Hayal ürünü de olsa kızı orada bırakmasını sacma buldum.

Aslında durup Erhan'a açıklama yapmasa şaşırmazdım. Kardeşi geçtim, 'kim inanır?' deyip sembolü görmeyi rica ederdi sadece. Ret yer ve kendi kendine ajanlık yapardı ve bölüm sonu her şey ortaya çıkardı.

Zaten olduğu gibi...
-Atiye, sen... Sen kimsin?


Hangi beni soruyorsun? :)




21 Nisan 2020 Salı

Hotel Del Luna

Ilk bölüm için söylenecek tek bir söz var, izlerken bolca söylediğim gibi: vay canına!
Yoktan var olan otele bayıldım:) Bir de hırsız niyete her yeri gösterdi yönetmen :)


Komedi olarak sevimli ve düşünceli bir davranış, mantıken aşırı saçma... Esas oğlanın ruh bekçisine yardım etme sahnesinden bahsediyorum.

Yani, 20 yıl sonra memleketim de barınamayayım, (Ayrıca öyle bir sırrı genelde söylemezler) geldi ve beni alacak diye içim içimi yesin, teklifini kabul edeyim diye korkunç hayaletler gostersin. Sonra insafa gelip bıraksın ki ben ona acıyıp yanında kalayım...
Hadi oradan!


Esas oğlanın çok yetenekli olduğunu yorum, kaynak 'Circle'.  (Küçük Emrah bakışlım benim) ama onun da yumuşak karnı komediymiş. Abartılı oyunculuğu onun için başladığım diziyi, esas kadın için izlemeye yöneltti. 
Akıllara zarar bir zarafete sahilp haspam:) Uzak Doğulu'lar fantastik işini iyi kıvırır, biliyorum.


Man Wol'un olayını çözemedim ya: 3 küsur bölümdür 'Cezalandırıldım' diye küskün küskün dolaştı, sonra zincir kırıldı. (hem de çiçek açarak:)
E neyin inadı kaldı be ablacığım?


2. Ve ya 3. Bölümde ki liseli kız, kendi bedeninde olmamasına rağmen asıl sahibi gibi davrandığı için şok olmuş (!) ve 'Huyu mu değişti, ne? Demiştim. Sonra işin kokusu çıktı tabii. Hem de çok geçerli bir koku:) Başına hayalet dadanmış da asabileşmiş yavrum:)
4. Tercihmiş bir de... Birileri duymasın :)


Ayrıca gençler, ne yapıyorsunuz çocuk aman hayaletin önünde? :)


İlk bölüm de mantıksız ve saçma bulduğum bir sahneyi eleştirmistim ya? Bu bölümde de vardı ama esas oğlan fark etmeden de olsa hoşlanmaya başladığı için pas geçtim :) 

Jun Ki rolünde çıkamamış bir Jun Ki:)

Man Wol'un karakterinde birinin henüz 6. Bölüm de hislerini bu kadar açığa vuracağını hiç düşünmezdim ama olan tam olarak bu:) Kıskançlık krizleru, bakışların yumuşama hızı...  'Burası daha güzel çünkü sen buradasın'
Esas oğlanın duygularını anlamamasından yüz bulmuş da olabilir gerçi:) 


İlk bölümlerden aldığım tadı 9. Bölümden yine aldım. Man Wol'un geçmişini açığa vurma çabası dizinin gidişatına gölge düşürmüştü sanki... 
Yeni mekana taşınıldı ve komedi başladı :) 


' Yaşayanlar hayaletlerden korkuyor, hayaletler yaşayanlardan korkuyor.' 
Sevdim bunu, güzel laf:) 


Surat asma lazım olur :) 

Kitap kurdu bir vatandaş olarak Kütüphane Hayaleti olayını beğendim :)

-Bahçede bir sürü çiçek var 
- Hiçbiri gerçek değil 

(Konu kapanmadı) 

-Ha, unuttum. Senin çiçeklerin gerçek.


Son bölümde, eski zaman da eski zamandan bahsetme klişesi yapıldı ve dizi bitti:)


Oysa herkes öldürür sevdiğini...



15 Nisan 2020 Çarşamba

Ç. I. FİLMLERİ

Neftlix sağ olsun, sinema da izleyemediğim 'Unutursam Fısılda' yı izledim ve film başlığının geçtiği sahne bir güzel ürpertti beni...
Ama bu konumuz bu değil.


Kardeşin bencilliği mi, ablanın haklılığı mı, (kardeşinin hastalığını duyunca yumuşamaya basladığına dikkat çekerim. Aman, ablalar hep haklı zaten:) Sezen Aksu'nun 'Ablam Aşktan Öldü' şarkısına atif yapması mı?

Hümeyra yavrum, nedir bu yeteneğin temeli? 


Neftlix' in bana kattığı aynı yönetmenin 2. Filmi 'Bizi Hatırla'. Bu da başlığıyla vurgun yapan filmlerden...
Çağan Irmak'ın oyuncu seçimleri şaşırtmıyor ama her karaktere öyle hikaye veriyor ki, yeni gibi izliyoruz:)

Bu filmin konuğu da, Nazan Öncel.

Google'da filmin bir çok karesini afis gibi hazırlamışlar, ben de bunu seçtim:)



-... Sen varsın.
- Ben mi, Burada kalmayacağım ki?

Ayrıca bütün yapımcılar (?) oğul kadar titiz olsa da saçma sapan dizi,  filmler Tv'da cirit atmasa... 






4 Nisan 2020 Cumartesi

Kutup Kelebeği

Uzun zamandır bir kitabı heyecanla, elimden düşürmeyecek kadar sabırsızlıkla okumadım.  'Kitap kurdu' olarak canımı sıkıyordu bu durum: dikkatim kolayca dağılıyor ve akıştan bir kere çıktım mı tekrar giremiyordum, hevesle başlasam bile bir yerden sonra kopuyordum.

Uykuya dalma amaçlı (Bilimsel destekli)bir nesne olmuştu kitap...

Ama bu kitap... Bu kitap dengemi bozdu! Lezzetli bir yemek gibi yuttum sayfaları :)
Gözyaşı bezlerimi de bir güzel nemlendirdi:)


Akıcılığı, gizemi, muhteşemliği itibariyle sayfaların kendini çevirmesine, oturduğum yerden kalkmadan yarısından fazlasını devirmeme rağmen, bir engelli olarak sonunu beğenmedim.

Kitap fantastik ama keşke iyileşmek o kadar kolay olsa...

29 Mart 2020 Pazar

Dr. Champ

Spor ve tıp... Sevdiğim iki dünyadır :)
Ikisi içinde bir uğraşım yok, deli gibi dizi izlemek dışında. Engelli olarak tıp dünyasına verdiğim katkı da var tabi:) Spor meselesine gelince, kendimce bir şeyler yaparım iste...

Ve bu iki dünyayı birleştiren Dr. Champ'a selamlarımı gönderirim :)

Kim Young Kwang'ımı aramıştın yönetmenim?


Esas çocuğu o sandım ilk başlarda. İlk önce 'genç' dedim, sonra 'farklı bir şeyler var' dedim. Araştırdım.. . Ve ne çıktı?
Selam ben Jung Gyo Won.


Ciddi bir sakatlık geçirmemiş olabilir ama daha taburcu olmadan romantizm sahnesi yazmak nedir sevgili senarist?
O bacağı yere basmaya çekinmesi lazımken bir de koşturdunuz adamı var ya...

Kore' de bir gözlerine inamama geleneği var:) Belki de şöyledir, küçüğe örf ve adetleri öğreten büyük :

- Biri geldiğinde 'Geldin mi?' demelisin. 
- Ama görüyorum geldiğini, o da biliyordur muhtemelen. 
- Öyle derler... Sorgulamak sana mı kalmış serseri?

Dizinin 2. Hatası 4. Bölüm de... Ramenin dökülme sahnesinde bir- iki damla var en fazla. 
Ama konumu düşünülürse anlaşılır bir yanlışlık :) 



26 Mart 2020 Perşembe

Romantic Doctor Teacher Kim 2. Sezon

'Doldam Hastanesini bilir misin evladım?'

Karakterlerin girişleri şahıslarına munhasır olmuş :) Müdür oynayarak girdi sahneye, 1. sezonun yalaka adamı da korkaklık ederek...  Başhemşire de cırlayarak arz-ı endam etti:) Kim Sabu ise malum...
Bomba gibi geldiler :) 


1. Sezon da parayla doktorluğu karıştıran Dong Joo'nun rolünü Woo Shik üstleniyor. Ve daha makul bir sebeple...Eun Jung'un (Yanlış hatırlamıyorsam) TSSB vardı, yeni eleman da başka bir sorunla teşrif etti. 
Im Beom'un değişen saç rengini fark etmedim değil. Se Jong dolaylı :)

O değil de, Doldam Hastanesinin adı bana niye dolmayı hatırlatıyor acaba?


Bence bu sezon Doldam'ın korkulukları değişen merdiveni gibi... (Belki değişmemiştir.)Temel aynı ama farklı bir şeyler vardı işte...

Yeni sezon (4 bölüm itibariyle) güç savaşı odaklı görünüyor ve Ilk sezon hasta curcunası vardı, Kara Cuma vardı mesela: hasta çıkan evsizden, vakıf başkanına kadar... Sonradan öğrendiğime göre ünlü bir şarkıcı figüran olmuştu, son bölümde de başka bir dizinin oyuncusu (Signal) hasta getirmişti. (Hey gidi günler.. ) Her şeyiyle  doktor dizisiydi  namussuz:) 

Tam bunları demişken... 5. Bölümde geldi Kara Cuma:) Dizi hafta başından başladı herhalde, kaliteli dizinin kaliteli detayı işte :) 
Ön yargılı biriyim, evet... Özledim, ne yapayım? 

"Bu arada... Cuma olduğunu biliyorsunuz değil mi?'


Bilmiyorsa bile yakında anlar:) 

10. Bölüm; Dr. Shin'in doktorluk emaresi göstermesiyle birlikte, ( Gururlu halleri bir tarafa bırakıp Kim Hoca'ya danışması) Kim Hoca'nın Dr Park'a verdiği son ders olacağını düşünüyorum. Yani adam kendini tanımadığı halde kendini ezdirdiğini anlamasına rağmen üstünlük taslamaya devam ederse, gerçekten ezik olur.

Park'ın Dr. Yun'u kurtardığı sahne de aklıma Go geldi. Niye ona kakalamadı, anlamadım:) Neyse ki, kavganın kokusunu aldı tosunum:)
Kop gel günahlarından Bay Go:)


Bu arada gif KoreanTürk yorumcusundan

11. bölümün ilk dakikaları bir, gol bir:)


Bölümün arka plan komedisi ise, 'Tam yemeğinden bir lokma alacaktım ki bu olayı duydum.' tarzı bir şey söyleyen elemandı. O eleman ki: ne zaman masaya oturdu, hazır rameninin kapağını açtı, burun hizasına getirip koklayarak iç çekti ve ilk çubuğu daldırdı... Vaka haberi yüzünden ağzına götüremeden inleyerek geri koydu:)

Bu arada, yukarıda ki fotoğrafın sonucu:



Bence 12. Bölümüm adı, 'Gitmiyorlar' ve ya ' Doktorların OHALi olsun ve fragmana Hemşire Uhm' un yerini gasp eden hemşireye attığı omuz darbesi konsun :)

Doktorlardan biri ' Bugün hasta yok mu?' der,  diğeri de ağzına kürekle vurarak (!) ' Bu kötü şans cümlesi!' diye ünler. Ve telefon çalarak hasta akını müjdeler.
Bu bölümde öyle bir sahne vardı ama son madde gerçek olmadı, yukarı da bahsettiğim oyun bozan  hemşireler yüzünden 'Durumlar değişti' dediler sadece.

Ama birileri sağ olsun, yine 'Tam o anda...' diyebilirim:)
'Acilin telefonu işlemiyorsa ben de o telefonu değişirim...' Dedi Kim Hoca:) Ve Doldam ahalisinin cep telefonlarına acilin acil hattını kurdu :)

13. Bölümün adı da, 'Seo Woo Jin'in Gelişimi' olsun ve afişe şu fotoğraf konsun:)


Bir de 'Cevabı kendin bulacaksın'dedi kareta... İyice Sabu oldu bu çocuk:)

İşte bu yüzden ilk izlenim önemlidir..
Bölüm 14...In Beom'la Kim Hoca'nın sarılmasına tanıklık ederek kıskançlık sinyalleri veren Woo Shik, rakibininin kendi gibi genel cerrahmış bir de... Hele Kim Hoca'sının verdiği ödeve yan yan gözle  bakması yok mu?

Kıskandırmayın küçük enişteyi:)

In Beom' un 'Ben gelene kadar buraya iyi bak.' sözü 3. sezon için sinyal vermesinin yanı sıra, vermiyor da olabilir. Age Of Youth 2. sezon Kang Sunbae de aynısını söylemişti.
Sonuç...

(Dr. Yoon'la konuşma sonrası Hemşire Uhm)
- Ah! Do...
(Eun Tak'ın ezici bakışları)
- Doldam Hastasi! Bastır!

Başkan Do'nun mavi ekran verdiği sahne de, Kim Sabu onu çıldırtmak için doktor önlüğünü giyme niyetine tokatlıyor adamı. Ama bir sonra ki sahnede giyiyor:)

Havanı sevsinler, şu halini unutmadık:)



Baş Hemşire Oh'u görmüşümdür:)

Genel yorumumu da yapayım: bu sezon son 5 bölümle yetinebilirdi bence, Sıkılmadım desem yalan olur. Hatta Başkan Do ve Yeni elemanların çoğu sahnesini geçtim.

Yukarı da bahsettiğim neden sebebiyle yapılamayabilir ama 3. sezondan temennim 1. ve 2. sezon doktorlarının birleşmesi... Yeni doktorlar da gelsin. Dediğim gibi olursa Doldam Hastanesi büyür sanırım :)
Ve tadından yenmesin:)

Geleceğin Kim Sabu'suna başarılar dilerim...


Tabi canım, Hemşire Uhm'Da Baş Hemşire olacak zaten':) 

Yorum 2

 Sadakatsiz 12. bölümü bitirip geldim, bölümün sonu müthiş. Aynı eylemin geçmiş ve gelecek görüntüleri ustaca kurgulanmış. Tabii ki eylem de...