The East,
The Exorcsm Of Emily Rose,
June Again,
Erin Brockowich,
The Round Up
Adı üstünde Gül ablam, nadiren kestiği tırnaklarıyla kafamı sağa-sola çevirir; hüzünlü bir şekilde gülümser ve aynı isimli bir önceki yayının (Seni örselemenin yaratıcı yollarını arıyorum.) sonucunu beyan eder.
"Olmuyor Zuhal, olmuyor!"
8 yaşından beri Serabral Palsi ve işitme engeli sahibiyim ama yaklaşık 20 yıldır, durumumla barışma konusunda bir arpa boyu alamadım. Abartmıyorum, ufak tefek avantajlarını görüyordum (Okul, sınavla boğuşmak yerine hobilerimle ilgilenecek zaman bulmak; ev işlerinden muaf olmak) ama hiçbir şey sağlığıma yeğ değildi. Zaten ödevlerini son dakikaya bırakan, okula gitme vakti gelince karın ağrısı mucizevi bir şekilde iyileşen, derler için "Bunlar gerçek hayatta işime yarayacak mı?" diye asırlık sorular soran tembel öğrenci güruhundaydım; üniversite yollarına düşeceğimi hiç sanmıyordum.
Bu yıl işler biraz değişti:) Allah korusun, okul konusunda değil, durumumla barışma... Benim de favori bir yılım var artık. 3 ayaklı bastonum Hamdi'nin kulakları çınlasın:)
Hamdi'yle tanışmadan yaklaşık bir ay önce sitemizin bahçesinde vakit geçirmeye başlamıştım, blokların arasındaki duvarların yıkıldığını keşfettiğimden beri tutuna tutuna yürümek için güzergah belirlemiştim. (Şimdi düşünüyorum da bloklar yıkılmasaydı da üstünden oturarak geçebilirdim.) Şurada değindiğim gibi iki kedi arkadaşım da vardı.
Ama daha güzel günler başlamamıştı! (Gerilim efekti)
Bir gün babam eve eli kolu dolu, medikal aletli geldi. 3 gün önce komşumuzun tek ayaklı bastonunu ödünç alıp yürüdüğüm için tadı damağımdaydı ama o gün uzun zamandır yapmak istediğim, kitabı alıp balkon da okuma günümdü ve hiç çıkasım yoktu. O günü evde geçirdik.
Ertesi gün kahvaltıdan sonra yaptım o geziyi; yalan yok, çok da sevinmedim. Çünkü bana göre bastonun ne kadar ayağı varsa o kadar dengeli oluyordu ve ben, aniden savrulan şahsım her zaman tepesinde olamıyordu. Yani bana kendi başına ayakta durabilen bir değnek değil, benimle savrulacak bir yiğit lazımdı. Meğer sadece teknik öğrenmek lazımmış. Ya da benim tarzım, bilmiyorum.
İnsanın bir adımına güvenip ikinci adımını daha ileri atması gibi; dayanmak değil, yürümek için düşünmek lazımmış.
Hamdi'yi esasında bahçe gezilerimde yarenlik etmek için geldi ama şimdi her yere beraber gidiyoruz namussuzla:) Sıra beklerken oynamak ve ellerini, ayaklarını dayamak için ideal. Mesafe olarak daha fazla uzaklaşma niyetindeyim ama cesaret edemedim henüz. (Dışarı da haberleşmek için Sms ve internet paketi yaptırdı, tüm şartlar hazır) Artık beni sağlıklı insanlardan ayıran en belirgin özelliğim, daha fazla düşme ihtimalim...
Durdurun Dünya'yı, gezecek var!
Televizyon dizileri bir nevi kamu spotu olduğu için, bir durumun yasal versiyonu varsa onu es geçip illegal bir hamle genelde yapılmaz. Ama hukuktan yana dili çok kez yanmış bir kadın, en az 3 bölümdür öldürmeyi düşünürken birden cayması hiç inandırıcı değil. İnci Taneleri'nin Dilber'i gibi.
Normal seyirciler Perşembe, bizim gibi sağırlar ise Pazartesi diziyi finalledik. Betimleme süresi genelde 3 gün ama o da Pazar'a denk geliyor.
Bu hikayenin "Kemik"iyim ben; vezir ettiği de olur ama çoğu kez rezil eden aşkzedelerin karşısında aklımı korumaya çalışıyorum:) Ve bu tarz insanların hikayeleri olur; hapse düşmesinin ardından bir kadın çıksaydı, şaşırmazdım.
Yeni Kanal D dizim Yalan, vatana millete hayırlı olsun:) Adında belli olacak şekilde, koca bir yalanın için de yaşayan bir kadın.
Yalanı kimin deşifre edeceğine dair tahminim, enişte; şu an için Mümkansız" görünüyor ama hani kraldan daha kralcı tipler olur ya? Hazal da (Kızı) öyle. Malum yalanı ilmek ilmek ören adamın bir an da vicdan yapacağına pek inanmıyorum da, neyse.