Daha film bile bitmeden finali iki kere izlediğim, efsanevi bir filmden
bahsedeceğim.
Uzay keşif ekibinin,
bir üyeyi 'öldü' sayıp. Arkasında bırakmasıyla başlıyor. Buraya kadar normal, bilimkurgu
filmlerinin popüler konusu bu...
Mark Watner, bir antenin yerinden çıkıp
giysisinde delik açması ve hava da uçup gerisin geri uçması sonucu Mars'ta
kalır.
İlginç olan ise,
Mark'in karnına saplanan o antenin giysisinde ki deliği kapatması ve onu hayatta tutmasıdır.
Buraya kadar da
tamam olsun. İssiz bir gezegen de sağ kalıyor, ekibi onu kurtarmak için
hayatlarını tehlikeye atıyor falan... Asıl olay, Mark'in ekibin botanikçisi
oluşu, Küçük bir tarla oluşturup patates yetiştirmesi ve yemeğini ezilmiş ağrı
kesiciye banıp yemesidir;)
En güzeli de, kendine
'Uzay korsanı' lakabı takip, giysisinin kaskını unuttuğunda 'Cık cık cık, uzay
korsanına bak demesidir;)
NSA 'Mark'i Kurtarma
Operasyonu' planını duyduğunda 'Adamı muşambaya sarıp mı getireceğiz?' tepkisi
de efsaneler arasında;)
Başta ki sözüme
hitaben, ' daha film bitmeden finali nasıl izleyebildin?' diyenlere cevabım:
izleyin de görün;)
Spoi istemeyen
okumasın, biraz finalden bahsedeceğim.
Dönüş yolunda
ağırlık yapmasın diye, aracın parçalarını çıkarıp muşambayla örter. Muşambayı
nereden bulduğu da merak konusu... Belki uzaya gidip Mars'in istikametine bırakmışlardır;)
Ekibin komutanı
Mars'a yaklaşıp, durakta otobüs bekler gibi bekler ama Mark - orayı anlamadım
ama galiba yakıtı bitti.- gelemez. Ve geldik filmin asıl efsanesine...
Onu Mars'ta mahsur
bırakan olayın aynısını yapar, giysisinde delik acar. Ve kendi deyimiyle 'Demir
Adam gibi uçarak' havada bekleyen komutanına döne döne gider;)
Elleri kavuştuğunda
sıka tutunamaz ve delikten gelen havayla yoluna devam eder. Uzayla gemi
arasında ki ipe tutunmayı başarır ve fazladan 5 saniye sonra mutlu son olur;)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder