31 Ocak 2024 Çarşamba

Gerçek-Kurgu Hikaye 1

Genç Kadın, önündeki tabağı kendisiyle değişen kızını izliyordu. Sabahları kahvaltı yapmaya zorlanan, elini bile sürmeden kalkabilen kızının aklına dışarıda yeme fikri nereden geldi bilinmez ama hoşuna gitmişti bu durum…

Küçük Kız, tabakları değiştirmeyi bitirdi ve “Yemeğini bitirmemişsin anneciğim.” diye genişçe sırıttı. Benzer durumlardan tecrübe ettiği gibi annesinin yüzünde oluşacak kızgınlık emaresini bekledi ama beklediği tepki gelmedi. Henüz doymamıştı anlaşılan… Onun yerine konuşmaya başladı annesi.

-          Bundan sonra ne yapalım?

-          Eve gidelim.

-          Neden, “3 T” arasında mekik dokumak için mi?

Genç Kadın, televizyon- tablet- telefona “3T” derdi;özel isim koyacak kadar samimilerdi ne yazık ki. Bu arada kızı hevesle başını sallıyordu ve böylece küçük kızın çekinerek beklediği kızgınlık emaresi geldi.

-          Hayır, Küçük Hanım. Buraya gelmeyi sen istedin, gitmeyi de ben isteyeceğim.

Annesi arkasına yaslanıp kollarını kavuştururken- küçük kız da düşüncelere daldı. Bugünün planlayıcısı olarak hemen eve dönmek istemiyordu zaten, laf olsun diye öyle söylemişti. Düşündü, düşündü, etrafına baktı, biraz daha düşündü. Aklına bir şey gelmedi. En sonunda böyle durumlar için bulunmuş standart cümleyi söyledi: “Sinemaya gidelim?” dedi dudak bükerek.

Genç Kadın, telefonu eline almadan önce ikinci hecenin sesli harfini uzatarak “Olur.” dedi ve bir dakika sonra parmağını ekranda kaydırmaya başladı.

-          Bak, burada ne var? (Angry Birds)

-          O kadar da değil anne! Çocuk muyum ben?

-          Sen seç o zaman Büyük Hanım.

-          Buldum bile, bak.

Muzip sırıtış eşliğinde parmağıya filmin altına tıklattı, karşı cins oyuncuların kalp çerçevesi için de birbirine kaçamak bakış attığı bir afiş çıktı önüne. Türü belli olan filmlerden.

-          Kısa ve net söylüyorum, olmaz.

-          Neden, “7 artı” diyor ama?

-          Onların 7 artısından bize ne?

-          Onlar?

-          Uzatma istersen…

Küçük Kız ekranı kaydırdı, “Peki bu?” dedi; ana kadronun arka plan da toplandığı, başrolün en önde sırıttığı bir afiş.

-          Hala olmaz.

-          Ya, bir şey beğenmiyorsun ki sen.

-          Yavrum, nasıl olduğunu bilmediğimiz filmleri izlemesek olmaz mı?

-          Ama bunu biliyorsun değil mi? (Angry Birds) Çocuk muyum ben ya?

-          Belki ben çocuk büyütürken çocuk olmuşumdur, hadi, bugün benim annem ol.

Ebeveynini ikna etmeye çalışan çocuk edasında söylemişti bunu; amacına da ulaşmıştı hani, inatçı dudak kıvrımları kalmaya başlamıştı.

-          Tamam ama bu film olmaz.

Genç Kadın, yine kelimeyi uzatarak "Olur" dedi ve listede ki son film de durdu. "İkimize de uygun bir film" deyip fragmanı açtı.

Küçük Kız, fragmanı izlerken annesi de onu gözlüyordu, dalga geçmeye hazır gözlerinin yerini merak pırıltılarına bırakmasını... Başka zamanlar da olgun ve anlayışlı tavrıyla "Akıl yaşta değil, baştadır." atasözünü sorgulatmasa da, hala çocuktu nihayetinde.

                                              &&&

Zeynep, açık havaya can havliyle attı kendini; klimasız bir ofiste çalışmak en çok bu zamanlar da zorluyordu onu. Derin nefesler alırken sigara yakıyordu bir yandan, zararlı dumanı soluyunca rahatladığını sanan ciğerleri vardı. Dudaklarına sabitledi ve uzaklara daldı gözleri.

Baktığı yeri görmüyordu elbette ama tuhaf bir şey hissedince gözleri odağını buldu. Güneş ışınlarının oyunu mu, yoksa bıçak mıydı gördüğü şey? “Asi gençlerden biridir.” Diye boş vermekti niyeti, ta ki bakışlarını yukarı çıkarıncaya kadar; bıçağı tutan el 40’lı yaşlarında, öfkeli bir adama aitti. İster istemez gerildi Zeynep...  

Ayakları takip etmeye zorladı onu, adam karşısındaki lokantaya girdi ve siyah saçlı bir kadınla tartışmaya başladı. Yanındaki çocuğu umursamıyor gibiydi. 

Ne yapacağını şaşırdı Zeynep; adamın elinde bıçak vardı, kadının yanında ise 11 yaşında bir çocuk. Ve izlemekle yetinen kalabalık… Video çeken bile vardı. Karışmasa mıydı? Kimse karışmıyordu ki zaten. En azından polise haber verse miydi geri dönmeden?

Zeynep ne yapacağını düşünedursun, adam kadının boğazını kesmişti bile.

                             &&&

Küçük Kız şoka girmişti sanki, annesinin kana boyanan bluzundan ayıramıyordu gözlerini. Nereden geliyordu bunca kan? Az önce konuştuklarını düşündü, bir de şimdi ki halini; nasıl bir durumun içinde olduğunu anlayınca panik duygusu sardı bedenini…

-             Anne sakın ölme!

                                      &&&

Genç Kadın, yaşam ışığının kendini terk ettiğini hissediyordu. Göz kapakları ağırlaşmaya başlamıştı. Aklına ilk gelen düşünce kızı oldu; kendisi ölürse ne yapacağı, Yakında okula başlayacağı. Bu düşünceler geçerken zihninden dudakları kımıldadı.

-             Ölmek istemiyorum…

                                        &&&

Zeynep, rüzgar misali restorana daldı ve titreyen elleri kadının boynunu buldu. Kanı durdurmaktı niyeti ama kahretsin, kocaman bir yırtık vardı kadının boğazında. Restoran sahibinden yardım istedi.

-        Temiz bez verin ve 112’ yi arayın!

Bir saniye sonra yanında havlu tepeciği oluştu. Havlulardan birini kana tuttu ama ne kadar basınç uygulayacağını bilemedi. Şah damarına turnike yapamazdı ya? O sırada içeri 112 ekibi girdi.

Zeynep alan açmak için geri çekildi ama bir süre sonra rahatlık yerini tedirginliğe bıraktı; gelenlerin üniformaları 112’ye benzemiyordu… Gelenler ilk müdahaleyi yapıp ambulans aracına yöneldiler ve şef görünümlü adam restoran sahibine döndü.

-        Hasta yakını var mı?

-        Kızı var.

Şefin “Ya kocası?” sorusuna karşılık küçük kızın mecalsiz sesi duyuldu.

-        Babam yaptı zaten…

Şef tatsız bir ifadeyle arkasını döndü. Anne baba arasında ki problemlerin ceremesini hep çocuklar ödüyordu.

Zeynep aracın peşinden gitmek için hazırlanırken ambulansla başka bir ekip geldi ve hastanın nerede olduğunu sordular.

-        Siz kimsiniz?

-        Bizi aramadınız mı?

Üniformalarında “112” yazısını gören Zeynep hayretle restoran sahibine döndü. Bir yanlışlık mı yapmışlardı? Ama muhatabı anlayış ister gibi gülümsedi.

-          Korkmayın, hanımefendiye bir şey olmadı. Şimdi hastaneye gidiyorum, isterseniz siz de gelin. Yolda anlatırım.

Zeynep, restoran sahibinin “Siz” derken işaret ettiği yere baktı ve küçük kızı gördü, onca telaş arasında unutmuştu onu. Şevkatle yaklaşıp “Hadi biz de gidelim.” dedi.

Ameliyat ve yoğun bakıma alının hastanın kendine gelmesi 1 haftayı buldu. Zeynep, hastanın normal odaya alındığını duyunca mesai çıkışı ziyaretine gitti. Odaya girdiğinde yanında kızı ve birkaç yakını vardı.

-          Geçmiş olsun hanımefendi.

-          Sağ olun.

Zeynep, yoğun bakımdan yeni çıkan hastaların dinlenmesi gerektiğini biliyordu ama merakına engel olamıyordu. Tereddütlü halleri hastanın gözünden kaçmadı, “Sorularınız var sanırım.” dedi.

-          Aslında evet ama o güne dönmenizi de istemiyorum.

-          İstediğinizi sorun, size bir can borcum var.

-          Yok canım, insanlık vazifesi benimki…

Sormak istemiyordu ama merak kediyi öldürmüş, Zeynep’i ne yapsın? “Bir yeri aradığınızı duydum?” dedi çekinerek. Genç kadın, gülümsedi ve anlatmaya koyuldu.

                                             14 Mayıs 2018

Bir an televizyona dikkat kesilmişken bıkkınlıkla gözlerini devirdi; dizi arasına mı reklam koyuyorlardı, reklam arasına mı dizi? İç çekerek başka bir kanala geçeceği zaman bir reklam dikkatini çekti, yeni çıkan bir uygulama. Yayın bitince telefonda girip araştırdı. Ayrıntıları okuyunca hayreti arttı. Uygulamanın işlevinden şüphesi vardı ama her türlü yardıma muhtaçtı o an…

                                              &&&

Genç Kadın, devam ediyordu.

-          Fedai, eski eşim yani, tehdit mesajları yollamaya başlamıştı. Polise gittim çok kez, mesajları zamanlarıyla gösterdim ama beklediğim alakayı göremedim. O gün ise, Fedai’nin geldiğini görünce uygulamayı açtım. Ne olur ne olmaz diye yapmıştım ama (Boynunu gösterdi.) böyle bir şey aklımdan geçmezdi tabii ki.

Odaya sessizlik hakım oldu bir süre…  neden sonra Zeynep ayağa kalktı ve öğrencisini tebrik eden öğretmen tonlamasıyla konuşmaya başladı.

-          Bir de bana teşekkür ediyorsunuz Emine (Bulut) Hanım. Kendinizi siz kurtarmışsınız.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kardeşimin (Örseleyici) Şakaları 1

Adı üzerinde Gül ablam, nadiren kestigi tırnaklarıyla çenemi tutar; saģa sola çevirir, hüzünlü bir biçimde inceler ve kırık bir tebessümle t...