26 Kasım 2017 Pazar

Toprak Ana

Cengiz Aytmatov'un kitapları, çok beğenilmesi ve güzel kapaklarıyla uzaktan hep karizma gözükmüştür gözüme. Sonunda yazarla tanışmak istedim.
Kütüphane de ararken, Eskiden beri evimizde mevcut bulunduğunu öğrenmemin sevinciyle Toprak Ana’yı okumaya başladım.

Kitabın inceliğine aldanmamak gerekiyor, zira için de bir dünya var. O kadar olay oldu ki, basını hatırlamam için biraz düşünmem gerekti;)

3 oğlunu cepheye yollayan; hatta yası geçkin kocasını bile uğurlamak zorunda kalan ve sonunda hepsini kaybeden bir ana...
En büyük oğlundan geriye kalan geliniyle yasamaya baslar ve doğum sonrası onu da kaybeder...

Kaybedilenler arasında en çok geline üzüldüm. Hatta kendi adımında rahmetlilerle anıldığını okuyunca, Duygulandığım doğrudur…
Acıları artmasın diye anasını mutlu etmeye çalıştı, evin en küçük oğlu sadece kaybolduğu için, geri döneceği hakkında umut aşıladı. Ve maalesef beklenen dönmedi...

Gözlerimin musluklarını hafif damlattıran bu kitap, kütüphanemin bas köşesinde yerini alacak.
Gerçi ben de olan baskısında yazım yanlışları beni sınır etti, ama olsun.

Yazarın karizmasına gelince...
Çoğunlukla uzaktan bakıp iç çektiren şeyler hayal kırıklığı yaşatır. En azından ben de böyle oluyor, uzaktan göz alan ve popüler şeylerle pek anlaşamıyoruz.

Ne eksilmesi azizim, arşa kadar yükseldi;)




Bu arada, Cengiz Aytmotov'un gençliği; Jack Nicholson'u hafif andırıyor:)

27 Ekim 2017 Cuma

Fated To Love You

Yıllardır Kore dizisi izliyorum; ama bu kadar eglencelisine ilk defa denk geldim diyebilirim. Drama bağladığında bile güldürmeyi çok güzel becerdi. Senaryodan değil, psikopat (!) adamın gülüşünden... En kötü zamanlar da bile, yalandan da olsa patlattı kahkahayı;)
O güldü biz güldük;)


Çok nadir Kore dizisi izleyen ablam da benimle izledi, hem de beraber başlamamıştık. Bu dizi böyle işte, uzaktan adamı çeker.
Amerikan dizilerinin 45 dakikalık bölümlerini bitirmeye bile zorlanabilen insan, 1 saatlik bölümleri peş peşe izledi;)
Beni saat 2'lere kadar ayağa dikti...

Ben de Jang Hyuk'un dizilerinden biri olan, yarım bıraktığım Voice'nin finalini izledim.
Diziyi yeterince methettim galiba, tanıtım kısmına geçelim.

Mi Young'un hastalık derece de bir huyu vardır, kimseyi red edememek.... İstenmeyen islere bile 'Hayır' diyememek kötüdür, Mi Young'da zaten istemediği bir is yapmaz ki... En saçma isleri bile zevkle üstlenir.
Sınır bozucu bir huy, ama güzel bir sebebi var; 'Reddedildiğinde karşındakinin neler hissedeceğini düşünsene'

Her neyse, yine başkasının ışının peşindeyken, - arkadaşının uzakta yaşayan kızına meyve suyu yollamak:)- yere dökülen şekerlerin üstüne basarak yalpalayan Mı Young'un durağı kız arkadaşına yüzük alan Lee Gun olur.
O sahne yavaş çekimdi biliyorum; havalandılar havalandılar, eşyaları da onlarla birlikte havalandı ama bir türlü düşmediler;)


Düşün be mübarekler;)

Lee Gun'un yüzüğünün yuvarlanma sahnesi de süper. Sanki aklı varmış da nereye gittiğini biliyormuş gibi oraya buraya çarpa çarpa gider, yürüyen merdivenleri bile kullanır;) Sonunda bir köpeğin önünde durur. Bağlı olması gereken tehlikeli bir köpeğin...
Haydi yine baştan…Koştur anam koştur;)


Koridorun sonunda köpekle karsı karşıya gelirler. Aslan Lee Gun köpeği bakın nasıl tehdit eder;
Bu arada köpek kızdığından değil, Mi Young'un cebinde ki şekere koşmuş.


He, bir ceket darbesiyle öldü:)

Yüzüğe gelince Mi Young çoktan bulmuş, parmağına sokmuş. Öyle bir takmak ki, bir daha çıkarmak nasip olmaz;)
Lee Gun'un bağırıp çağırmasının ardından, siz de bizim gibi 'Bunlar birbirine nasıl asık olacak?' diye merak ederseniz; buyurun izlemeye;)

O gülüşün sırrı;)


Tamam baba;)


Secret Garden'la ilgili bir şey öğrendim. Yorumlardan öğrendiğim için ne kadar doğru bilmem ama, Secret Garden'da esas oğlan için Jang Hyun isteniyormuş.
Çok istemelerine rağmen olmamış ve Jang Hyun'A benzeyen Hyun Bin başrolü kapmış.

Jang'lı Garden güzel olurdu değil mi?


15 Ekim 2017 Pazar

Duel

Aylar önce bir dizi izlemiştim ama beğenmeyip 2. Bölüm de bıraktım. Sonra Romantic Doctor Teacher Kim dizisini favori listeme kattım ve aynı oyuncu oynadığı için yarım bıraktığım diziye devam etmek istedim. Ama yine dayanamadım ve Blood'a geçtim.
Oradan sevdiğim bir replik;



Hem cerrah hem vampir... Yine favori dizimden bir oyuncu ve başka sevdiğim bir aktör vardı. Hastane dizilerini çok severim ama bu tarz hiç ilgimi çekmedi. Eskiden vampirli dizilere bayılırdım oysa...
Bu da olmadı.

Sonra, yine yarım bırakılmış bir dizi olan Duel'e geçtim... Bu küçük maceramı anlatma amacım, orada da favori dizimden 2 oyuncu var;) Güzel olduğu kadar ilginç karşılaşmalar...
Beni takip mı ediyor bunlar? 😉


Hayır yavrum, önce ki hayatın da cerrahtın;)

Hani 'Bu dizi hakkında söylenecek çok şey var...' diye başlayan yorumlar olur ya? Ben bir degisiklik yapayım, 'Yang Se Joon hakkında söylenecek çok şey var' diyeyim;)
Adam fizik olarak değil, oyuncu olarak evrim geçirdi resmen... Henüz 3. Yapımı olmasına rağmen 2 farklı karakteri oynadı, yetmedi; klonların atasını oynadı. 3'unde de bambaşka duygular hissettirdi.
Bir sahne de Sung Joon gibi masum bir karakteri canlandirirken, diğer sahne de Sung Hoon'un caniliğini iliklerimize kadar hissettirdi.

Guzelim Sung Joon'u dizinin samar oğlanı yapmaları...

"Ben de çok vurdum." 
Bu arada, bu kiz da Romantic Doctor Teacher Kim'den:)

Diziye gelince; konu olarak ilk baslarda Defendant'a benzese de, klonlar organlar derken bir süre sonra kendi yolunda gitmeye başladı.

Su an Se Joon'un yeni dizisini izliyorum. Burada da Romantic Doctor Teacher Kim'den bir oyuncu var;)

Beni olduğu kadar Se Joon'u da takip ediyorlar sanırım;)


20 Eylül 2017 Çarşamba

Romantic Doctor Teacher Kim

Unutulmaz bir dizi! İnanılmaz bir kurgu! Her bölüm ayrı bir heyecan, son bölüm de dâhil...
Zamanında diziyi uzatma derdine düşmüşler, 16 bölümden 20 bölüme çıkmışlar. Bir de özel bölüm... Bitti…

Keşke daha fazla uzatsalardı, bizim meşhur 'Arka Sokaklar' gibi sezon üstüne sezon çekse hiç üşenmeden izlerdim. Ve benimle birlikte bir sürü kişi daha;)
Aslında Kore dizileri böyle güzel, her şey tadında kalıyor. Ama... 
Ama izlerdik yani;)


Hastane dizilerini zaten severim, gerçekçi olurlar. Her şeyin nedensiz güzel olduğu pembe diziler gibi değil.

Bu diziyi sevmem sadece konusuyla ilgili değil, oyuncuları da çok sevdim. Hemşire Oh'u canlandıran oyuncuyu zaten seviyordum. Karakterini de çok sevdim; işini layıkıyla yapan, haksızlığa karsı durmakdan çekinmeyen, icabında üstlerine bile bağırabilecek kadar cesur bir kadın;)
Sınırıyla meşhur, bağırdığında başrol bile kedi gibi siniyor;)


Bir sahnesini anlatmak istiyorum; hasta yakınlarından biri 'Sağlık bakanlığında çok yakın bir arkadaşım var!' diye şikâyet etmekle tehdit ediyor. Ve hemşire alıyor sazı eline...
Bağırıp çağırarak söz konusu arkadaşla kendisini konuşturması için, telefonu burnunun dibine sokuyor. Köseye sıkışan adam da bir süre kem küm ediyor, sonra ise havlu atıyor;) Tanıdığı yok ki arasın;)

Demin başrolü zikrettik, hemen tanıtım yapalım; Üniversite hastanesi çalışanıyken, kovularak küçük bir hastaneye gitmiş koca yürekli cerrah;)
Kendi kontrolü dışında gelişen olayların hedefi olmuş; kendi adıyla sahte ameliyat belgeleri vardı mesela...
Bütün bunlara katlanırdı da, o sahte ameliyatlar için de kendi öğrencisi olmasa... Ameliyatın başarısız olduğunu söylememe gerek yok sanırım.

Böylece Doldam Hastanesine kapağı atar. Başkan 'Neden böyle yasıyorsun?' diye soru yönelttiğinde, 'Caddelerde hastane ararken  ölen kaç hasta var biliyor musun?' diye ağzının payını verdi. Ve devam etti; '. (Tam hatırlamıyorum.) Sen bunun aptallık olduğunu düşünüyor olabilirsin, ama bazıları buna romantik Diyor;)


Ve eskiden Gondoe'nin bugün itibariyle Daldam Hastanesinin Çılgın Balinası;)
Bir doktorun en büyük korkularından biri, elinden yaralanmasıdır herhalde. ...'da tam olarak öyle oluyor. Aradan 5 sene geçmesine rağmen tam olarak iyileşemiyor; TSSB'dan nasibini alıyor.

Oyuncusunu sevmediğim için, gözüme hoş gelen bir Gifini bulmaya çalıştım. Buldum lakin esas oğlan karışmadan duramamış;)
Ne yapalım, kızın en havalı sahnelerinden biri bu;)


Hayat kurtarmayı; tanınma ve parayla karıştıran Dong Joo... Daha ilk bölümden romantik sahne çekecek kadar cesur ve hata üstüne hata yapan bir saftirik;)

Kızı deli gibi sevmesine rağmen hastane için de profesyonel olmak için çaktırmamaya çalışıyor. Ama hiç beceremiyor, zora geldiğinde yapıştırıyor 'seni seviyorum'u;) 
Bu mimiğini de çok seviyorum:)


Bu ikilinin de bir sahnesini anlatayım; Hastane çalışanları şüphelenip, aralarında ne olduğunu soruyor. Seo Jung, Dong Joo'yla 5 yıl önce tanıştıkları için samimi olduklarını söylüyor. Tabii bu kuyruklu yalan... Bu yüzden Dong Jooo'nun morali bozuluyor ya:)
Önce sevdiği kıza doğru "seni seviyorum" diyor, sonra orada ki bütün elemanlara... Hatta kollarıyla kalp bile yapıyor namussuz:)
Sonra çalışanlar aradan çekiliyor, doya doya diyor:)

Personellerin en tatlısı, sürprizlerle dolusu, haksızlığa gelemeyeni, sevdiği kız uğruna üstüyle kavga edeni ve ne yazık ki karşılık bulamayanı; Bay Park;)


Ve boydguard, Bay Goo...
Anladık korumasında, o güç ne öyle? Kazık kadar adamların birine patates çuvalı gibi kaldırıyor, birinin de yumruğunu engelliyor. Ve nereden çağrılırsa çağrılsın süpersonik kulaklarıyla duyup, 1 saniye de geliyor. Her derde deva Goo;)


Son sözümü, favori ekibimin gifiyle yapayım. İste tüylerimi ürperten sahne;)


11 Eylül 2017 Pazartesi

Feriştah'ın Fantezileri

Kalabalık ortamlarda kitap okumanın söyle güzel bir yani var. Okumadıkları, sevmedikleri ve bilmem ne yaptıkları kitapları sana kakalayabiliyorlar;)
Gecen ay evime bir çanta dolusu mutluluk geldi;) onlardan biri de, Feriştah'ın Fantezileri...

Kocasını sevmediği için hayalden hayale koşan bu Feristah kisisinin gönlünde kocasının yeğeni vardır.
Her hayalin sonu ne kadar mutluysa, gercekler de aynı derece de avuç yalatıcı onun için :)

Kitap cidden güldürüyor. Gülmekten ağladım, hem de kaç kez...

feriştah'ın fentezileri ile ilgili görsel sonucu

28 Ağustos 2017 Pazartesi

Shopping King Louie

Düğün hediyesi olarak; erik reçelinin, koku çubuğunun ve güneş gözlüğünün verildiği dizidir;)
Diziyi bulma hikâyem; listem de izlemek istediğim diziler olmasına rağmen, Yeppudaa'nin Tamamlanmış diziler kategorisine girdim.
Afişte alışveriş arabasının yanında adam olması dikkatimi çekmişi. Baktım başrollerin ikisini de tanıyorum, başlayayım dedim.

İkinci erkek elemanı, Secret Garden'da ki Oska'ya çok benzetiyorum derken... Adamın bilgilerine baktım. Sonuç;
'La bu bildiğin Oska!'
Ben onun Secret Garden ve Üç Baba Bir Anne'de hallerine alıştım. Şişko hallerine ise hiç alışamayacağım;)
Bu arada, Secret Garden demisken...


Bir de Secret Garden nikah sahnesinde, şahit olarak adını yazması gereken yere başka bir şey yazmıştı.
Shopping Kong Louie'de şirket masasına yönetici yerine 'Uzun Bacaklı Amca' yazdı;)
Tam bilmiyorum ama 13. Bölüm de söylediği şarkının, bir zamanlar Oska oluşuna gönderme olduğunu düşünüyorum;)

Dizinin akklarını kategorilere ayırayım.
Saf Ask; Bu 'Zengin Erkek Fakir Kız' olayı yok, iste bu yüzden saf ya;) Biri hafızasını yitirmiş, (Ve maşallah,alışveriş hevesine hiç bir şey olmamış;) diğeri de dağdan düşmüş.


Louis evvel zaman içinde zengin bir ailenin veliahtiymış. Ana babası öldüğü için büyükannesi çok titizlenmis, onu kahyaso ve hizmetçileriyle Fransa'da bir kaleye kapatmış. Başına bir kaza gelmesin diye hiç bir şeyi kendisi yapmıyormuş, tek tutkusu alısverişmiş...
İlk sahnesinde evde güneş gözlüğü taktığı için havalı bir giriş yapacak sandim. Ama o gözlükler çıkınca... Altından sevimli bir panda çıktı;)


Kahyaların Aşkı; Louis'in kahyası ile büyükannesinin kahyası arasında donen bir macera... Kahya Seo'yu Lookout dizisinden tanıyorum ve orada çok beğenmiştim. Meğer bu aksiyon islerine aşinaymis hanımefendi;)
Orada takim lideriydi, burada Busan'lı Balta;)

Kahya Kim'in de romantikliğine değinmek gerek. Sen git evlenmemiş kadına, 'Yaşın dolayısıyla çocuk yapabilir misin?' deyip sırıt.
Teklif etsene be adam, hoşlanıyorsun hem de,)
Hakkını verelim, teklifini mükemmel bir teklif yaptı. 'Dizi ve filmlerden veri toplayarak analiz ediyorum' değil, kalbinin sesini dinledi;)
Terbiyesizlerin Aşkı; biri araba da altına yaptı, biri sinemanın ortasında gaz çıkardı. Adam da buna karşılık, kadın düşerken uygunsuz bir yerinden tuttu;) Ve ikisi de bütün iğrençliklerine rağmen birbirini sevmeye devam etti;)
Tebrik ediyoruz kendilerini;)


... Demek isterdim... Âma maalesef son madde gerçek değil.

Bu tarz dizilerin finali genelde evlilikle sonuçlanır, bu sefer olmamasına rağmen harika bir final yazmışlar;)
Müdür Cha'nin son durumuna bir göz atalım;)


"YAŞASIN, DİZİ BİTTİ!"

7 Ağustos 2017 Pazartesi

"En"lerin Çarpışması:)

Rizzoli&İsles'ın Maura'sı -adını bilmiyorum ama benim anlayabileceğim dilde- beyinle ilgili bir hastalığa yakalanmış. Bazı kelimeleri unutuyor. 7. Sezon 4 bölüm de, Jane Maura'yı ameliyata ikna etmeye çalışıyor. Maura, 'Ya eskisi gibi olamazsam?' diye ameliyat olmak istemiyor.

Burada 'Eskisi gibi' derken Zeki olmayı kastediyor. Jane 'Yardımseversin, cömertsin, sempatiksin. Ameliyatın sonu ne olursa olsun, bu kadın hep orada olacak' diyor.
Ve dizinin en Zeki karakteri Maura'ysa, en komiği de Jane. Söyle ki;

'Ama senin en sevdiğim özelliğin bunlar değil. Sevdiğim özelliğin annemi yanına Alman, çünkü artık benimle kalmak zorunda değil.'
Valla Allah korusun ama Maura'nın yerinde ben olsam, en çok bu cümleden teselli bulurdum;)

Başka bir bölümde de, üç yakın arkadaş; grup kucaklaşması yaparak, 'Senin İçin ölürüm' çekiyorlar.
Onları izleyen Jane'de yanında ki Maura'ya diyor ki;

'Ben senin için ölmem ama kıyısına kadar gidebilirim;)

Böylesi daha makbul zaten:)


20 Temmuz 2017 Perşembe

Lookout

İlk güncel dizim hayırlı olsun, ama bu ilk ve son:)
 KoreanTürk'te sevilen diziler arasında değildi ama bir şey ne kadar az popülerse o kadar dikkatimi çeker. Afişi de hoşuma gidince hayırlısıyla başladım.
Bölümler birikmişti ama yarım saatlik bölümler yetmedi. Dizi de heyecanlı... Bu ikisi bir olunca su gibi geçti bölümler.

Yeni bölüm için 1 hafta beklemek gerektiği için, konudan kopulabiliyor. Sevmedim ve tavsiye de etmiyorum.
Tamam, bu kadar şikayet yeter. Diziyi anlatayım biraz. Ama spoi alabilirsiniz, uyarayım.

Bir polis, adaletin yerini bulacağına sonuna kadar inanan bir dedektif; sonradan suçlu olabilir mi? Bakın nasıl oluyor?

Dedektif kızına çocuk bayramını onunla geçireceğine söz verir ama işi çıktığı için gelemez. Küçük kız da üzüntüyle çatıya çıkar ve ben de dahil bazıları intihar ettiğini sanmış olabilir. Ama öyle değil, kızın annesiyle geçirebileceği nice bayramlar varken canavarın biri gelip onu çatıdan iter....


Küçük kızın öldüğünü duyunca bir gülümser ki, anne de dahil hepimizin onu boğası gelir...
Katil bölge başsavcısının oğlu olduğu ve liseli bir ergen olduğu için kimse ondan şüphelenmez. Ceza da almaz. 
Başsavcı gibi doğrucu bir adamın oğlunun suçlu olabileceği düşünülmez ama baba da ayrı canavar...

Derdi çekmeyen anlamaz misali, dedektife onu gibi haksızlığa uğramış bir ekip yardım eder. Bir hacker ve oturduğu yerden bütün kameralara erişebilen bir kız...
Hacker, bir suçluyu yakalamak için güvenli bir yere sızar. Ve yakalanır...


Biz bilmiyoruz, sen anlat yiğidim:)

Dizi de oyunculuğunu yüksek seviyelere koymuş bir Kim Young Kwang vardı. Tüm dizilerini izlemedim tabii, ama iyi oyuncu gözünden anlaşılır:)

Babasının haksız yere hapse düşmesiyle, intikam oyunlarını başlatır. Ve babasını hapse atan savcı da şimdinin başsavcısının ta kendisidir. 
Yaralı oğul, savcı bozmasından intikam almak için onunla aynı seviyeye gelir. Yani o da savcı olur. Sonunda ise, başsavcıya en yükseği gösterip aşağı inmesinde yardımcı olur:)


Hürmetler efendim:)

İntikam çetesini ilginç bir özelliği vardır; bir sürü davayı çözerler ama daha birbirlerini çözemezler:) Yani görüşmezler.

Buluştukları sahne... Kalben yaralı anne fiziken yaralandığı için hepsi hastaneye gider. Bo Mi, Kwang Ho'ya kendini buldurmak için telefon açar. Ama zavallı çocuk hastane koridorlarında saf gibi dolaşır, Bo Mi dışında herkesi kontrol eder:)
Sonra ise fark eder, hem de ne fark etmek...


Ver elini aşk...:)

10 Temmuz 2017 Pazartesi

Mary Kom

Mary Kom'un hayatı zaten etkileyici, oyuncu da Priyanka Chopra olunca tadından yenmiyor;)
Dövüş filmlerinden zevk aldığımı ancak anladım. Alkış ve çığlıklarla bir filmi daha devirdim. Bu zamana kadar niye izlemedim sanki?


Bir fıkra okumuştum; tek yumurta ikiz çocuklardan biri gülüyor. Anne de bunun sebebini sorunca, 'Kardeşimi iki kere yıkadın, beni hiç yıkamadın ki.' cevabını alıyor.  Harry Potter' da Fred ve George ikizleri benzerliklerine isimlerini alet ediyorlardı.
Bir de bu versiyona bakın;


Bu sahne de aynı çocuğu 2 kere emzirince annenin sütü kalmıyor. Aynı gün annesi de onlara misafir olacak. Kocası diyor ki; Annene söyle; gelirken Chobi'yi de getirsin:)
Chobi ailesinin ineği:)

Filmde ki Priyanka, ( adını bilmiyorum, koçun da söylediği gibi 'Çok uzun') bir ise girmek istiyor. 'Annem çocuklara bakar' diye... Annesinin repliği de süper;
' Tabi, ben hep buraya geleyim. Baban da kendine başka bir anne bulsun' :)


Harika bir geri dönüş hikâyesi... Hem de çift taraflı...
Buyurun izleyin;)




4 Temmuz 2017 Salı

"Bu gidiş gidiş değil"

La Tarkan! "Nasıl bir şeysin" dostum sen he? Kısa bir süre önce yazı yazmıştım ve yine yine kuzu kuzu yazıyorum:) Seni anlatmaya kelimeler yetmiyor ki...
Sadece sevdiğimden değil, öyle şarkılar yazıyorsun ki... Sen bir sanatçı değilsin, sen; adamsın, adam! Ya da ergenlerin diliyle, (ki ben de ergenim:) adamın dibisin dibi!

Son albümünden "Affedin Bizi Çocuklar" ve daha önce çıkardığın "Uyan" şarkıların baştan sona sosyal içerikli.

"Adımı Kalbine Yaz"  şarkında bile, bütün insanlığın şikayet ettiği bir konuya parmak basmışsın. Şöyle ki; Bugün o yüzüne gülen dost sandıkların / Yarın da yanında olacak mı? 

Söz konusu şarkıları dinlemek sizden, ben Adem Uysal'ın şiirini paylaşacağım;

Nereden bilsin onlar savaşı,
Arkasında bıraktığı yanmış yıkılmış harabeleri,
Gözü yaşlı anneleri,
Dulları yetimleri.
Evi barkı yıkılıp sokakta kalanları,
Bilemezler çünkü çok küçük onlar.
Bir yandan bomba yağdırırken uçaklar,
Her şeyden habersiz sokakta oynar onlar.
Ey gözü dönmüş caniler,
Bre eli kanlı katiller,
Size ne yaptı bu sabiler? 
Melekler kadar masumdur dünyadaki tüm çocuklar.
Bre gölgesinden korkan ödlekler,
Şehirlere bomba atan,
Dünyayı yiyip yutan,
Siz misiniz onlar mı? 
İşi gücü işgal talan,
Kan dökmekten zevk alan,
Siz misiniz onlar mı? 
Ey uygar geçinen bebek katili yaratıklar
İninize dönün, burada ne işiniz var! 
Ey tüm dünya çocukları,
Durduramadık savaşları,
Sizleri koruyamadık, üzgünüz çocuklar.
Ne olur affedin,
Affedin bizi çocuklar.

Twice Born