19 Kasım 2015 Perşembe

Bonus kafalı adam:)

Hepimizin hafızasında atılan gollere çılgınca sevinmesiyle yer etti. Galatasay'dan kiralik gelen ve asıl takımıyla yapacağımız maç için "Kanımın son damlasına kadar savaşacağım." gibi beylik sözler eden Trabzonspor'lu adam...
Eski hocamız ( Aslında eski sözcüğü kim olduğunu anlatmaya yetmez. Koskoca Şenol Güneş'i kovmuş bir yönetim bu, Shota nasıl dirensin? ) kamp uçağına gidiş ve ya dönüşte ona demişti ki, "Saçların yakışıyor mu böyle? " Bu konuda ben de hocanın taraftarıydım. Ama iyi ki kestirmemiş, yoksa nasıl tanırdım onu o kalabalıkta?

İşitme testi için hastaneye gitmiştik. Kötü bir günümdeydim. Asık suratla odadakileri süzerken Bir hasta dikkatimi çekti. Hasta bebek olduğundan annesinin kucağında tedavi ediliyordu. İlginç geldi, onları izlemeye başladım. Sonra karşılarında oturan bonus kafalı biri dikkatimi çekti:) İlk önce emin olamadım, iyice bakınca anladım.
Hastane de geçen kötü günlerimden birini güzelleştiren, Salih Dursun'du!

Babamla aramda geçen diyalog:

İçerde Trabzonspor'lu futbolcu gördüm.
Kimi?
Salih Dursun.
Çağırsaydın?
Ya baba adamın derdi var, çocuğunun kulaklarını baktırmaya gelmiş. Ben de çağırıp hoş-beş edeydim tabii.

1 yıl önce de hemen hemen aynısını yaşamıştım. Ablamın çok giydiğim için "kokuşmuş" lakabı taktığı, Trabzonspor bluzum sağ olsun:) Trabzonspor yönetiminden biriyle tanıştım.
Heyecandan  az mı titredim? Ablamlara hava atacağım diye mesaj yazmak istedim, ama kamerayı açıp durdum. 
2 saat(!) sonra havamı da, mesajımı da isabet ettirmiş, çay içiyordum:)








11 Kasım 2015 Çarşamba

Karizmam çizildi sizin yüzünüzden:)

Durup dururken, sebepsizce attığım kahkahalar yüzünden, adım "deli"ye çıkmış durum da zaten.
Hele son günlerde öyle bir şey oldu ki, adım çoktan "zırdeli"ye çıktı:)

Hani bazı insanlar vardır ya, hiç yoktan suratını 5 karış uzatan? İşte onları hiç anlamıyorum ben, ama reçetelerini biliyorum. Bir an da pozitif bir ruh haline bürünmeleri beklenemez tabii.
O zaman benim yöntemimi denesinler, açsınlar "Avrupa Avrupa"yı izlesinler.
Gör bak, ağızları kulaklarından iniyor mu? :)

Sadece o diziyi değil, televizyonda ki her bir haltı duyabilen onlar. Şaka bir yana, sevdiklerinin yanında olması bile yeter mutlu olmaya...
Bu rahmet denizinde, hala bir açık bulup üzülmeyi becerebiliyorsan, helal olsun diyorum.

Neyse, saptığımız konuya geri dönelim.

Yarısından daha azı çevrilmiş olduğundan, yari yolda başlamak istememiştim. Önceden beri izlemeyi çok istediğim bir diziydi, ben de sonunda merakıma yenik düştüm. Olmadı ve hiç şikayetim yok.
Her bölümde gülmekten karnım çatlıyor:)

Ben biraz (!) daha gülmeye gidiyorum. Siz de uslu uslu okuyun e mi?


7 Kasım 2015 Cumartesi

Oyuncu Harikası

Kolay mı cevval gibi bir adamın, genç bir kızı oynaması? Ya da yumuşak başlı birinin, bir an da sert bir adama dönüşmesi? Bazen de bebekleriyle oynayan küçük bir kız oluyor. Gün geliyor, intihar meyilli bir çocuğu oynuyor. Sonra orta yaşlı bir adam olup, mutluluktan kırıtabiliyor:)
Ve bunların hepsi aynı dizi de ve aynı oyuncuya sahip.

Yazmak için, izlediğim dizisi bitene kadar bekleyecektim.Ama ne mümkün...
Her bölümüyle beni şaşırtmayı başarıyor. "Karakterleri çözdüm, artık şaşırmayacağım" dediğim sıra da, hep daha iyisiyle karşıma çıkıyor.

Dizi de 7 ayrı kişiliğe sahip, hasta birini oynuyor. Ve bunu öyle doğal yapıyor ki... Sanki gerçekten 7 farklı kişiliğe sahipmiş gibi... Bu arada, Allah Korusun tabii ki.
İnsan hiç karakterine alışmaz mı? Bazı oyuncular bir karaktere girebilmek yıllarını veriyor, beyefendi yeteneğiyle bütün bu çabaların gereksiz olduğu ispatlıyor.
Tabii mola verip kendini karakterine hazırlıyordur. Ama hafta da bir verilen bir dizi de, çok zamanı olamaz.

Karakterlerin geçişini göstermek için, görsel efektler kullanılıyor. Bence hiç gerek yok, Adamın bakışları değişiyor resmen!

Bu arada Ji Sung'dan bahsediyorum. Ferry Park, Se Gi, Ya Na, Na Na...
Onlardan biri işte:)


Twice Born