Menajer Feridun

Bu yazı da konuğum, Güldür Güldür evreninde en sevdiğim skeçlerden biri olan 'Menajer Feridun' Seri olduğu için de dinlene dinlene gülüyorum:) (Eski bölümlerden geliyorum, Giray Altunok ayrılmış şu an)

Menajer Feridun, müzik stüdyosu için yatırımcı bulur ama düzgün şarkıcı bulmak kolay mı?  

  Pavyoncusu mu,

Gaspçısı mı,

Sessizlik yemini edeni mi?

Favorim, şarkılara uygun başlayıp konuyu her seferinde ekonomik krize getiren Ozan:) 

"Ulan bari tatlı yeme, 20 lira (?) kaldı cebimde"

 

2023 Model Filenin Sultanları

Dünyanın 1 numarası, Avrupa'nın en büyüğü ve Paris Olimpiyat bileti... Nerede bıraktım aklımı acaba?

Kimi yıllar sonra Milli Takıma çağrıldı ve hemen "En İyi Libero" ödülü aldı,(Milli savunma bakanı Gizem Örge) kimi Malatya'lı olduğunu iddialarıyla aramıza katıldı, (Vargas Hava Yolları) kimileri de yeniden değerlendirildi ve daha çok şans tanındı. kimileri de kesildi. O yüzden bütün başarıyı tek bir kişiye (Ve teknik ekibe) mal etmek istemiyorum ama adamın (Daniele Santarelli) lakabı bile tuttuğunu altına çeviren Midas. Yapacak bir şey yok... Şaka bir yana, bu sezon için iyi ihtimalleri toplanması diyelim.

Böyle yazdım diye sanmayın ki kızlara güvenmiyorum. Her yıl güveniyorum. Bir tek  final de az korktum, yalan yok; ABD, Brezilya ve İtalya'yı yenmişken, yine Sırbistan'a yenilirsek çok fena üzülecektim. Onun yerine böyle oldu.

"Bal mı senin adın?" lakabını taktığım Hande Baladın, bu yıl doğum gününü 30 Agustos'ta 3-0 lık (Tarih yazmak bu olsa gerek:) Brezilya galibiyetiyle kutladı. Kendi de katkı vererek ülkesini üst sıralara taşıdı. Nasıl bir gururdur kim bilir...

Doktor Romantik 3

1. Bölüm: Kim Hoca yine bildiğimiz gibi, kural bozan tavırlarıyla sahnede:) Bölüm 1, ihlal 2:) 

Koskoca sektör de başka kötü adam yok mu ya? Adamın nasıl bir menajeri varsa son izlediğim tarihi filmden bile çıktı, ne diyeyim:)

2. Bölüm; "Kara Cuma Laneti", seni çok özledim... Ayrıca bir önceki sezon yorumuma göre dizi Perşembe günü başlamış. Olsun, ben sizi öyle de severim:)

16. Bölüm: Çok şey yapma Kim Sabu, var işte:) Bakakalırsın böyle.

Fatman

Noel Baba, ailevi sorunları olan psikopat ruhlu bir çocuğa kömür gonderirse? 1. gelmediği yarışmanın galibine hile yaptığını açıklasın diye kiralık katil gönderen çocuk, hediye alamadığı Noel Babaya neler yapmaz? (Az önce yanlışlıkla "Moel" yazmışım; Mel Gibson artı Noel Baba, tamam:)

İtiraf edeyim, konu bana çok absürt geldi, bir önceki gönderimde yazdığım gibi "Çocuklara öğüt verme adına bin dereden su getirdiklerini" sandım. Bu filmden sonra ise Greenlead: Son Sığınak filmini izledim. O filmi de çok beğenmedim ama yaşlı adamın "Noel Babaya o kömür için hala kızgın olduğumu söyle." dediğine göre Fatman gerçek-kurgu olabilir. Gerçi iki film de aynı yıl çıktığı için birbirinin reklamını yapmış da olabilirler.

Ayrıca Son Sığınak' i beğenenler görsel efektlerin bol bol kullanıldığı 2009 yapımı John Cusack'lı 2012' ye bayılırlar.

Barış Akarsu: Merhaba

Filmi izlemeden önce yorumlarını okudum; sinemada izlemeyi çok istemiştim, hele gelirlerinin kanserli hastalara bağışlanacağını duyunca ama işitme engelim sağ olsun, gidemedim, ben de yorumlarla idare edeyim dedim:) Yorumlar; Barış Akarsu'nun Akademi Türkiye birinciliğini, yardım için verdiği konserleri , başrolü olduğu diziyi atladığını yazıyor ama hiç öyle değil, bir sahne de olsa hepsinden bahsettiler. Genellikle televizyon aracılığıyla söyledikleri için gözden kaçmış olabilir.

Netflix sayesinde izleyebildim; dedesinin "Ne olursan ol, en iyisi ol." öğüdüyle başlıyor Barış'ın hikayesi ve o zamana kadar çeşitli meslekler yapacağını söyleyen çocuk, tam da o akşam yemeğinde "Ben şarkıcı olacağım." dedi ve hemen oracıkta bir şarkı patlattı:) 28 yaşında ise halen çalıştığı "Merhaba" adlı şarkıyı tamamlamaya ömrü yetmedi maalesef...

Şarkının adı olduğu için senarist fazla anlam mı yükledi, gerçekten Barış'ın en sevdiği kelime miydi bilmem ama "Günaydın" daha anlamlı bence de:)

Antin Kuntin İsler

Kurulduğundan bu yana bu bloğu bir sürü amaç için kullandım; ilk düşüncem "Madem çok dizi-film izliyorum, kitap okuyorum; engin yorumlarımı paylaşayım." dı. Ayrıca küçük yaştan beri kısa yazılar, hikayeler yazmayı severim, onları da ekledim. Arada "Uçuk fikirlerimi de yazarım, burası benim çöplüğüm ne de olsa." dedim. Bazen de bir fikirden çok o konuda esprilerimi yazıyorum:) 

Dedim de dedim, hala da diyorum...

Alçı taşı yapma hobim var ama kalıp kullanmıyorum, çeşitli malzemelerle yapıyorum. Yapmak istediklerimden çok o an aklıma geleni yapıyorum. Bazen de bir karar alıyorum; sonra o kararı aldığımı unutup devam ediyorum ve istediğim gibi olmuyor. Başlayalı yaklaşık 5 sene oldu ama planlı, programlı olmayı öğrenemedim hala...

Onu da yaptım Allah'a şükür:)

Son toz torbamı da tüketince uzun bir ara verdim, yapmak istediklerimin listesini yaptım. Ve bekledim, demlensin de tez canla işe koyulmayayım diye. Şimdi de bunları paylaşacağım. (Giriş müziği)

Aşağıda ki resim ilk alçı taşımın temsili. Fanatik Trabzonspor'lu olduğum için değil, aklıma ilk gelen şey olduğu için yaptım:)

Devam edeceğim:)

Deniz Erbulak Kitapları

Sadık bir kitapkurdu olduğum için bütün yavrularımla bir bağ kurarım ama bu hikaye başka:) Deniz Erbulak okumaya "14 Yaşında Bir Genç Kızım Ben"le başladım, defalarca okudum. 

Sonra bir kitapçı da "Bu Hayat Benim" serisine denk geldim, ilk kitabı aldım ama Özge ve tayfası kadar sarmadı. Daha almadım ve uzun bir süre de okumadım. Bütün kitapları da kütüphaneye verdim.

İlk ve son kitap:)

Yıllar sonra aklıma geldi, "Kıyametle Savaşanlar"a merak saldım ama hangi Erbulak olduğunu hatırlamadım. Kitapçıya ısrarla sordum, sonra ablam yeni çıkanlar rafından kitabı gördü. Yazarın adını düzeltti ve kafama bir fiske vurdu:) Ben Kuzenlerim ve Sevinç Erbulak neslindenim, kusura bakmazsan:) Kitaba gelince şahsımın görme problemi olmasa bile yazıları çok küçük olduğundan okuyamazdım, bunu da kütüphaneye verdim gitti.

Yıllar sonra yine aklıma geldi, "Bir seri vardı, okudukça kıkır kıkır gülerdim." dedim ve bu sefer de "15 Yaşında Bir Genç Kızım Ben" kitaplarını aldım. Hem de seri halinde... Bunları da defalarca okudum, ablalarıma da okutmaya çalıştım ama yaş sınırına takıldılar. "Bu bir aile hikayesi" dedim ama yemediler:) Benim kitaplığımı kütüphaneye dökme motivasyonum; yer kısıtı ve yatak bazasının altında saklamak istememem ve "Benim sevdiğimi başkaları da sevebilir." felsefesi. (Ben de kütüphaneden Century serisini de defalarca alıp okudum, sahibi ya kendine saklasaydı?) Her neyse, onları da kütüphaneye verdim.

Derindekiler serisi çok sevdim, uygun fiyatlı olduğundan 3'ünü bir arada aldım, durak vermeden okudum. Kitap konusunda kurak bir yeğenime var, seri de ona uygun olduğu için ona hediye ettim. Ama bir süre sonra özlem başladı. Hayal gücünü sevdiğim bir seriydi, tekrar okumak istedim ama yeğenimden geri almak istemedim. Kitapyurdu'nda uygun fiyatlı bulup yeniden kitapligima katmak istedim. Hem koleksiyoncu olduğum ve"Yansıma" serisini de alacağım için hoşuma gider. Çalışmalarım devam ediyor:)

En Yakın Arkadaşım Bir Hayalet serisini farklı kapaklardan okudum ve bence orijinal kapağı kitabın temasına daha çok uyumluydu, hepsini aynı almak istedim. 1'i buldum ama 2'si ni bulamadım. Aldığım siteler orijinal kapakla satıp yeni versiyonunu gönderiyordu, ben de genç bir koleksiyoncu olduğum için dolandırılmış açıktım:) Seriyi sevmem bir yana, huzursuzluk bir yana... Onları da başka bir yeğenime verdim ve takıntılı bir koleksiyoner olarak kurtuldum:)

Bulamadığım kitap bu...

Şu an kitaplığım daha geniş, kolay eksiltmem. Öğretmen, Şifreli Kağıt, Mete kitaplarının sonu kütüphane oldu ama Adam ve Kız hala ben de:)

Maceralarını devamı gelecek:)

Sıra siz de ama ah, fahiş kitap zamları...

Zaman Yolcuları

Shelman; kıskanç, çabuk sinirlenen, fevri; dahi ama tam bir ergendir. Bir gün kız arkadaşı ondan ayrılır. Bizim ergen de ilişkilerini yıl yıl analiz eder ve yediği tüm naneleri tersine çevirmek için zaman makinesi icat eder. Böyle deyince absürt oldu ama teknolojinin nimetlerini anlatan, (https://zuhalindefteri.blogspot.com/2020/03/bir-film-hikayesi.html) müthiş görsel efektlere sahip, (https://zuhalindefteri.blogspot.com/2019/11/uzay-yolcular.html) filmler çoğunlukla kıytırık bir aşka feda ediliyor:) Fantastik ve bilim-kurgu filmlerinde seyircinin aklındaki soruları soran, "Gerçekçi" bir karakter bulunur; burada Evan.  Ama onun olayı daha saçma olmuş:)

Neyse, ergen oğlanımız ufak dokunuşlarla geçmişini değiştirir, ta ki kız arkadaşı ayrılık mesajını geri alana kadar. En sonunda sevgilisi eşi olur ama kız geri alına alına değişmiştir; müzik hevesini kaybeder, nadiren güler. Shelman bağımlı olur, ters giden her şey de makineye sarılır. 

Alt metin, geçmişi değiştirirsen gelecekte seni değiştirir. Hayat akışını bırakılmalı; iyisiyle kötüsüyle anı yaşamak, değeri bilmek ve kabullenmek yeterli.

Adam Ve Kız

Kendini çevresinden soyutlamış, -kapı ve telefonunu dahi açmayan-, oyun ve kahveyle gününü geçiren adamla; geçmişinin karanlığından uzaklaşmak için "İki vasıtalık" mahalleye taşınan kızın nasıl bir ilişkisi olabilir? Okuyup görelim:)

Deniz Erbulak'ın akıcı anlatımı ve hayal gücüm sayesinde o aparmana ben de gittim:) O yazdı, ben yaşadım.

Kitap en fazla 2 günlüktü ama Ramazan, açlık, yorgunluk, sonra da ani tokluk derken 4 gün de bitirmiş bulundum:)

Altyazı Maceram

Açılın, ben doktor değilim! Söyleyecek bir şeyleri olan işitme engellinin biriyim:) 

Çoğu kişi gibi yabancı dizi izleme kariyerime Lost, Prison Break, 24'le başladım. Bitirmesem de Süpernatural'ı, Frasier'ı da izledim ama bunların konumuzla alakası yok. Bu tek taraflı konuşma Türk tabanlı olacak:)

Yıllar önce bir kampanya yapmıştım, "İşitme engelliler de beyazperdeden yararlansın" diye. Hedefimin çeyreğine bile ulaşmadan kapandı gitti ama en son "Engellilerbiz" foruma atıp Allah'a havale etmiştim. 

https://www.engelliler.biz/forum/blogs/blog4065-isitme-engelliler-ve-sinema.html

Sonra bir gün teftişe çıktığım da Arzu Film'in Yeşilçam filmlerine altyazı koyduğunu gördüm. Filmler kült olduğu için erişime açılmış olabilirdi, başka bir şey olabilirdi ama bu farkındalığa benim sebep olduğumu düşünecek kadar hayalperesttim o yaşlarda:) Mutlu oldum sonuç olarak... Kanal D ve Trt'  betimlemeli diziler için için ayrı bir sayfa açtı; Fox, Atv, Show Tv Youtube'dan altyazı veriyor. 

Sonuç olarak kıytırık bir kampanyayla yola çıktım ve üstüme alınmamam gerektiğini biliyorum ama niyet önemli niyet:)

Kelebek Zihinli Çocuk

Siz hiç kitap okurken kitap okumayı özlediniz mi? Mola zamanlarınıza eşlik eden bir kitaba bakıp "Keşke gece gündüz elimden bırakamayacağım, uğruna hayati ihtiyaçlarımı savacağım bir kitabım olsaydı..." diye iç çektiniz mi? Ha, demediniz mi? Ben çok dedim ve size anlatmaya geldim:)

Sadece tür olarak ilgileniyorsanız şanslısınız ama takip ettiğiniz yazar harici okumuyorsanız daha az şanslınız; çünkü birincisi geniş bir alan, 2. yazarın üretkenliğine bağlı:)

Neyse, uzun etmeyeyim. Takip ettiğim yazarları bitirdim, sevdiğim kitaplarımı tekrar, tekrar okudum. Ve bir zaman sonra hepsi bitti, öylece kalakaldım.

Uykusuzluğuma çözüm niyetine önce yatağa girer, gözlerimi iyice yorarım. Aşağıda ki kitap ise bırak yardımı, beni uykumdan etti:) Uykusuzluktan titreyecek raddeye gelip nihayet elimden bıraktığımda, birinci bölümün sonuna gelmiştim.

İki karakter; DEHB'li Jamie ve titiz Elin. Ve takibe aldığım yeni yazar, Victoria Wiliamson:)

Missing The Other Side

Bu diziye başlamam ikinci sezonunun başlamasıyla oldu, "Çok sevilmiş ki, ikincisi çekiliyor." dedim ve bir an bile yanılmadım:)

Fantastik yapımlar da kendi içinde mantık olmalı... Abartılı bulduğum tek taraf, köydekilerin hiç bir nesneye ihtiyaç duymamalarıydı; gerçi her ölen yanındaki eşyalarla eşyalarla geliyorsa mantıklı ama o içecekler (Kendi yaptığı için malzemeleri) hiç bitmez mi? "Of, tırnak makasını yine kaybettim!" demez mi sakinler? :) Jang Bey var ama maddi imkansızlıkların dem vurulup duruldu, hepsine yetişemez.

Pardon, "İki Taraf"; Thomos ve sarı kafası:) Son bölüm de açıklama yaptılar, rahatladım. Saçı uzamıyor ve dibi gelmiyorsa demek:)

Bu yayını son bölümün yarısında hazırladım, düşünün nasıl sevdim... Şimdi de mantıksızlık buldum; İkisinin de yakınları aynı mezar da olduğu için, Jang Bey ve Kim Wook'un köyü kaybetmesi aynı anda gerçekleşmeliydi.

Neyse, doğru ikinci sezona:)

Ruyanda Görürsün

Romantik komedi sevdiğim bir tür değil ama yeni çıkan filmleri izlemeye çok severim. Pelin karakterinin deyimiyle "Buna kim inanır?" gibi. (Ben) Hele bu Prime Video'nun ilk yerli filmi olunca:)

Hayatımızdaki sevmediğimiz değişimlere tam uyum sallayınca, sonsuza dek sürmesini istediğimiz kıvama gelince rüya misali biter ya; bu duyguyu anlatan psikolojik bir film.

Chuck

Kirli devlet sırlarının olduğu bir veri ağı hayal edin. Sonra o verilerin bir kişinin beynine yüklendiğini ekleyin. 

Karşınızda, "Ayaklı Veritaban" Chuck Bartowski:)

Bazen belli aralıklarla aynı şeyleri yaptığımız, monoton hayatımızdan sıkılıp yeni bir soluk isteriz. Ama hayat her zamanki gibi abartır da abartır, vur deriz öldürür vicdansız. 

Chuck'ın hayatı da Buy More, tuhaf arkadaşları, ablası ve eniştesi etrafında dönmektedir. Bir gün "En İyi Arkadaş"tan "Ezeli Düşman"lığa ince bir geçiş yapan, onu Stanford'dan iftirayla attırıp sevgilisini kapan Bryce Larkin;  veri ağını kodlayıp Chuck'a mail olarak gönderir. Chuck izler ve gelsin bombalar, ölümden dönmeler, araba da beklemeler, Kung Fu hareketleri... Gizlilik için ona verilen sevgili de, Bryce Larkin'in eskisi... 

Gitsin, sıkıcı ve sakin yaşam:)

Birinci sezon finalinde, sırların beyninden çıkarılıp rutin yaşamına döneceği için sevinir ama bunun kendisi için 'ölüm" demek olduğunu bilmez garibim...

Anladık hayat, zalimsin....

My Lovely Angel

Kore filmlerinin olumsuz tek yani, tek Sefer de bitiremeyecek kadar uzun olması ama senaryo Kore'den sorulur... Bizim diziler de dahil:)

Bugün bir film izledim, öyle aktı ki sonra izleme  gibi bir seçeneğim olduğunu unuttum:)

Evinden atılmış bir adam, "İş kazası "nda ölen tanıdığı kadının kocası olduğu bahanesiyle evine çöker, 7 yaşında ki kızına da bakmak zorundadır tabii. Görme ve işitme engelli olduğu için bir türlü iletişimi sağlayamaz ilk başlarda, en sahibinden aldığı yardımla nasıl davranacağını çözer ve bağlanırlar. 

Aynı kadın, davranış şeklinden adamın kızın babası olmadığını da çözer. Daha anlatamam tabii ki, iyi seyirler:)

Bu arada, bu filmi uyarlanmış halde sinemalar da görebiliriz gibi geldi bana. Bildiğim yaklaşık aynı konulu Sadece Sen ve 7. Koğuştaki Mucize'den sonra, neden olmasın?