20 Temmuz 2016 Çarşamba

Kocan Kadar Konuş

Tivibu'da "Engelsiz Filmler" kategorisinde umutsuzca dolaşırken, izlemeyi çok istediğim bir filme denk geldim.
"Umutsuzca", çünkü güncellenmesi çok zaman alıyor.

Ama Türk sineması akıcı ve özgün filmler yapmakta pek iyi değil. "Bu saatte bitiremem zaten, kalitesine bakayım çekilecek miyim?"diye, sabah namazını beklerken açtım.
Bu arada ,film de kitap uyarlaması.

Öyle bir çekildim ki. Ailemin ısrarı üzerine kapatıp, namazdan sonra tekrar açacak kadar...Daha ilk dakikasıyla, gülme tufanı yaşamaya tutuldum:)

Kızın eski zamanlarla ilgili rüya görüp durmasına, sevdiği yazarın hayaletiyle hoş-beş etmesine, laf sokup durmasına bayıldım!
Kızda ki şansa bak ki, Adile Naşit'i bile gördü:)

Laf sokmalarından bir örnek; televizyonda Yunun Tanrısı Zeus'un dünyayı kadınlar-erkekler diye ikiye böldüğünü söylüyor. Ve bu kızın ettiği lafa bak; Geri zekalı Zeus...


Aşk acısına iyi gelsin diye, kardeşleriyle birlikte anneannesi tarafından meyhaneye yollanır. Acılı şarkılar çaldıkça bunalımlara sürüklenir ve "Çok iyi geldi ya, bileklerimi keseceğim şimdi." der:)

Ertesi gün Pınar ablamla tekrar izledim. Yarısında Songül ablam da katıldı ve ben ona filmin başını da izlemesini söylediğimde sorunsuz kabul etti. Hatta daha film bitmeden, "Aç da izleyeyim" dedi:)
Onunla birlikte ben de izlersem,3 gün bile dolmadan 3. izleyişim olacak:)


Filmin konusuna gelince, klişeler burada da devam etmiş. Liseli aşıkların büyük buluşması...
Efsun, Sinan versiyon:)

Sinan'ın lise döneminde bile, sakallı-bıyıklı olması çok ilginçti. Daha da ilginç olan, muhtemelen genetiğe ters düşmesi. Lise de, o kadar tüy çıkar mı ya?
Bir de, Efsun'u ne güzel küçültmüşsünüz. Biraz da Sinan'ı kırpsaydınız ya?


Songül ablam da, evlilikle inatlaştıktan sonra hemen dönüş yapmasına takılmış.
Orası anlaşılır; hayatında biri yokken atıp tutması kolaydı. Eskiden beri tanıdığı, onun deyimiyle "Kolun kopsa kolumu verecek kadar  çok seviyordum seni" tarzı biri girdi ve kolayca saf değiştirdi.

Ailesinin denetiminde hareket ettiği için kavga ettiler. Sonunda ailesinden sıyrılıp, kendisi olarak gitti ve işi bitirdi:)


Not; Bundan sonrası ileri tarihte yazıldı. Evde ki canavar ordusundan fırsat bulup, bloga yazma şerefine nail olamadım henüz.

Pınar ablam, ertesi gün yine açtı. Songül ablamı da örgütledim, filmin başını izleyebildi.Gelsin 3'ler:)
Sonunu getiremedik, o ayrı.

Tivibu'da parali olduğu ıçin,  2. sini internetteñ izledı.
2, si bitince, gecenin bir yarısında, 1 tekràr izledı:)

Bana gelince; altyazı olmadığı için izleyemedim.
Kitabini okumayı çok istiyordum, ama çıkamıyordum ki...

Bir gün mezarlık dönüşü başım çok ağrıdı, gün içinde uyudum. Kalktığımda ise başım hala geçmemişti, hem de namazı kaçırmıştım. Moralim bozuldu tabi.. Ama güzel şeyler, günün en karanlık zamanın da bile parlak oluyor.

Kitabı alamadığım için üzüldüğümü bilen ablam, e-kitabını bulup Kindle'sına yüklemiş. Ne kadar sevindiğimi tahmin edebilir misiniz?
Teşekkürler abla...

Başlamak için yemeği bile beklemedim. Sandalye koyacak yer yoktu, ama aldıran da yoktu:) Ayakta dakikalarca okudum. Hatta hiç kaptırmadım desem yeridir. Yani Kindle ablamın ve okumak istediği kitaplar var.
Ama her güzel şeyin bedeli de var:)

Ezgi Mola güzelliğiyle, iyi günler diliyorum:)


Bu yazıyı okuyanlar,  Tivibu'yu arayıp istek yapabilirler mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bir Kedi Masalı

Bugün harika bir gelişme yaşadım,  haftalar süren çabalarımın mükâfatını sonunda aldım. Diğer bir deyişle, Karamel'i okşadım:) Karamel b...